Milli Edebiyat Dönemi Makale

Milli Edebiyat Döneminde Makale Yazı Türü ve Özellikleri

Milli Edebiyat Dönemi Makale

Makale Arapçada “risalecik” ve “kitabın içindeki bölümler” anlamında kullanılan bir kelimedir. Edebiyatımızda ise bir gazete veya bir dergi sayfalarında başlı başına bir bütün meydana getiren, bir fikri savunmak veya desteklemek amacıyla yazılan yazılara verilen isimdir. Gazetenin genellikle ilk sayfasının ilk sütununda yayınlanan makaleye “başmakale” (başyazı), bunun yazarına da “başmuharrir” (başyazar) adı verilir.

Başta gazete ve dergiler olmak üzere herhangi bir konuda bilgi vermek, bir fikir veya konuya açıklık kazandırmak üzere belli bir uzunlukta kaleme alınan makale türü, bizde Tanzimat’ı takip eden yıllarda görülür. İlk gayrı resmî gazetenin (Cerîde-i Havadis, 1840) yayınlanmaya başlamasından sonra, gazete sahifelerinde başta politika ve günlük sosyal meseleler olmak üzere her konuda yazılan yazıların genel adı makale olur. İmzalı, imzasız veya gazete adıyla yayınlanan başmakalelerde, ele alınan konu hakkında daha çok gazetenin görüşü yansıtılır. Makalede öne sürülen görüş ve fikirlerin sağlam kaynaklara ve belgelere dayanması için, makale yazarının geniş bir kültüre, sağlam bir mantığa ve fikirlerini her türlü okuyucunun kolayca anlayabileceği bir dil ve üslûba sahip olması gerekir.

Edebiyatımızda Tanzimat‘tan bu yana kendini gösteren ve daha çok gazetelerde gelişme ortamı bulan makale türü, bugün oldukça mesafe kat etmiş durumdadır. İyi bir araştırıcı, gözlemci ve bir yerde umumi efkâra tercüman olan makale yazarı, bütün bu özelliklere sahip olabilmek için, sahasının otoritesi olmalıdır. Bunun için edebiyatımızda isim yapmış makale yazarlarının sayısı pek fazla değildir. 1860’ta Tercümânı Ahvâl, 1862’de Tasviri Efkâr gazetelerinde makale türünün ilk başarılı örneklerini veren Şinasi‘yi daha sonraki yıllarda Namık Kemal, Ali Suavi, Ziya Paşa, Şemsettin Sami ve Ahmet Mithat Efendi gibi yazarlar takip eder.

Makale yazarı, ele almış olduğu konuda okuyucuyu ikna etmek zorunda olduğu için, düşünce ve görüşlerini belli bir plan dâhilinde ortaya koymak durumundadır. Konuyla ilgili araştırmalarda söz konusu planın, ele alınan konunun ayrıntılara inilmeden ifade edildiği “giriş”; konuyla ilgili sağlam bilgi ve belgelerin zikredildiği “gelişme” ve belli bir ana fikre ulaşılıp bağlandığı “sonuç” bölümlerinden meydana geldiği görülür. Akla gelen her konuda makale kaleme alınabileceği gibi, konularına göre fikrî, ideolojik ve edebî makale, sanat makalesi, tarihî, askerî ve dinî konularla ilgili makale, kadın ve spor makalesi vb. uzmanlık alanlarında da makaleler yazılır. Okuyucunun ilgisini çekmek için, makalelere genellikle kısa ve çarpıcı başlıklar konması gerekir. Makalede okuyucunun asıl ilgisini çeken şey, makalenin başlangıç ve sonuç kısımlarıdır. Bunun için, bu kısımlarda anlamlı bir fıkra, çarpıcı bir diyalog veya bir hatıranın nakli, makalenin etkili olmasına yardım eder.

Makale, Millî Edebiyat döneminde daha da yaygınlık kazanmış, yazarlar düşüncelerini ortaya koymak için makaleye ağırlık vermişlerdir. Bu çerçevede Millî Edebiyat yazarları Türkçülük akımını bütün yönleriyle ortaya koymak, yeni dil anlayışını benimsetmek, halkı eğitmek ve bilgilendirmek, siyaseti yönlendirmek için düşüncelerini makale yazı türüyle ortaya koymuşlardır.

Bu dönemde sanatçılar dilde sadeleşmenin yanında ilk defa Anadolu ve Anadolu insanına yönelmişler; yazılarının konularını Türk tarihinden, Türk toplumunun o günkü sorunlarından (ilim, Batılılaşma, Türkçülük düşüncesi, dilde sadeleşme…), örf ve âdetlerden, halkın yaşayışından almışlardır. Bu dönemde özellikle Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp bu türle millî duygu ve düşünceleri dile getiren yazılar yazdılar. Millî Edebiyatın temellerini oluşturan düşünceleri makale aracılığıyla halka duyurdular.

Ömer Seyfettin, dergisinde Türk dilinin sadeeştirilmesi için makaleler yazmış, bu yazılar “Yeni Lisan” harekatının yayılmasında ve Millî Edebiyat Akımı’nın başlamasında etkili olmuştur.

Ali Canip Yöntem, yeni edebiyatın savunmasını yapmış, edebiyat ve edebiyat tarihi konularında yaptığı çalışmalarıyla tanınmıştır. Çoğu, Türk Yurdu’nda yayımlanmış olan makalelerini “Millî Edebiyat Meseleleri” ve “Cenap Beyle Münakaşalanm” adlı kitaplarında toplamıştır.

Ziya Gökalp ise Türkçülük akımını bir sisteme oturtan, temel ilklerini ortaya koyan, bunları halka indirmeye çalışan sanatçıdır. Sanatçı, Türkçülüğün dilde, sanatta, bilimde, hukukta, dinde, ahlakta, siyasette, felsefede ve iktisatta nasıl gerçekleşeceğini yazılarıyla ortaya koymuştur.

Milli Edebiyat Dönemi (1911-1923)

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu