Tanzimat Döneminde Mektup

Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Mektup

Tanzimat Döneminde Mektup

23 Ekim 1840 tarihinde ilk posta teşkilatının kurulması ile mektup yaygınlaşmıştır.

Mektup, edebî tür olma özelliğini Tanzimat Dönemi’nde kazanmıştır. Tanzimat Dönemi’nde haber alma, hâl-hatır sorma, düşünce alışverişinde bulunma, edebî konuların değerlendirilmesi ve tartışma amacıyla mektuplar yazılmıştır.

Tanzimat Dönemi’nde edebî, felsefi, siyasi, mizahi içerikli ve tebrik, taziye, istek amacıyla yazılan mektup örnekleri görülür. Akif Paşa’nın Münşeât-ı Elhac Akif Efendi ve Muharrerât-ı Hususiye-i Akif Paşa adlı eserleri Tanzimat Dönemi’nin ilk mektup örneklerindendir. Eski münşeat zihniyetinin yerini sade bir mektup tarzına bırakması ilk olarak Şinasi’nin annesine yazdığı mektupta görülür.

Tanzimat Dönemi’nde edebî tartışmalar da mektuplarla yapılır. Mektup, başlı başına bir tür olduğu gibi bazı türlerde anlatım tekniği olarak da kullanılmaktadır. Namık Kemal ve Abdülhak Hamit Tarhan, edebiyat tarihimizde en çok mektup kaleme almış sanatçılardır.

Namık Kemal’in Hususi Mektuplar, Muallim Naci’nin Mektuplarım, Abdülhak Hamit Tarhan’ın Mektuplar adlı eserleri; bu dönemde yazılmış mektup örnekleridir.

——

Tanzimat döneminde mektup türünün de oldukça geliştiğini ve yaygın olarak edebî çevrede yerini aldığını görüyoruz. Artık mektup yalnızca haber alma, hal ve hatır sorma aracı olmaktan çıkmış; düşünce alışverişinde, edebî konuları değerlendirmede, üstelik tartışmada önemli bir rol oynar duruma gelmiştir.

Namık Kemal‘in çok sık sürgün hayatı yaşaması, Abdülhak Hâmit Tarhan‘ın, elçilik görevleriyle ülke dışında uzun yıllar kalması ve öteki Tanzimatçıların da çeşitli vesileler ile ülkeden uzak olması sonucu yazarlarımız kendi aralarında görüş alışverişini mektup kanalıyla sağlama yolunu tercih etmişlerdir. Namık Kemal, Recaîzade Ekrem, Abdülhak Hâmit Tarhan, Sami Paşazade Sezâî arasında örülen mektup ağı, bir başka kanalda Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi; Muallim Naci-Beşir Fuat arasında kurulmuş. Bu yazarlarımızın birbirlerine yazdıkları mektuplar, o dönemden başlayarak gazete ve dergilerde yayınlanırken bazıları da kitap haline getirilmiştir.

Özellikle Namık Kemal mihver olmak üzere, Ekrem-Hâmit-Sezâî arasında kaleme alınan mektuplar, hem kendi yazdıklarını birbirlerine gönderdikten sonra o eserler üzerindeki değerlendirmeleri almak bakımından faydalı olmuş; hem de edebî çevrede gelişen olayları ve yenilikleri birbirlerine aktarmada büyük ölçüde kolaylık sağlamıştır.

Şüphesiz bu haberleşme ağında Kemal’in yol göstericiliği ve telkinleri hiç de küçümsenecek ölçüde değildir. Birkaç örnek vermek gerekirse, Nestenen’in yazılmasında Kemâl’in Hâmit’i teşvik ettiği ve bu piyesin ortaya çıkışından sonra mektup kanalıyla birbirlerine görüşlerini ilettikleri bilinmektedir. Üstelik bu yazışmalar, Hâmit ile Ekrem arasında kırgınlığa giden bir tartışmayı bile yaratmıştır. Ayrıca Zemzeme’nin çıkışı üzerine Hâmit’in sayfalar süren değerlendirmeleri; Mes Prisons çevirisi üzerinde Namık Kemal’in uzun eleştirileri; Talim-i Edebiyat’ın yayımlanması ile doğan yazışmalar; Makber’in yarattığı acı, bu yolda ilk akla geliveren örnekler olarak hatırlanmalıdır.

Mektup bir yerde tenkit (eleştiri) türü ile de sıkı sıkıya ilişkilidir; çünkü bu yazışmalar zaman zaman pek çok eleştiriyi de beraberinde getirmiştir.

Tanzimat Dönemi Mektup Örneği:

Nur-i Aynım Efendim (22 Rebiyülevvel 1280/6 Eylül 1863)

Bu hafta dahi bir kıta mektubunuzu aldım, sıhhat ve afiyet haberinizden memnun oldum. Ali Sedat’ın ve Fatma Aliye’nin gözlerini öperim. Sairlere selam ederim. Tahririnizden anlaşıldığına göre, Ali Sedat Bosna esvabı giymeyecektir. Binaenaleyh nafile yaptırıp götürmeyelim. Bu surette ona nasıl hediye hazır edelim, kendisinden sorunuz, ne ister?

Nasıl araba alalım deyu sual etmişsiniz, efendim. İnşallah el-kerim İstanbul’a gidildikte zannederim ki bizim için herhalde bir A’la kupa araba iktiza edecektir. Lâkin şimdi A’la araba alındığı halde ona bir çift araba bâr-gîri dahi lazım olur. Şimdiki bâr-gîrinize göre pek de pahalı araba yakışmaz zannederim. Fakat herhalde rey sîzindir. Nasıl ister iseniz öylece yapınız. Asla bir şey diyemem. Şu kadar nasihat ederim ki çocukça düşünmeden iş tutmayınız. Güzelce düşünüp danışıp da öylece bir işe başlayınız. Kâr ve zarar sana aittir. Elhâsıl; sonra bana baş ağrısı vermeyiniz de nasıl ister iseniz öylece hareket ediniz. Bana hiç sormayınız. Şimdi bir tek hayvanınız var, ona göre rahat edecek ve gönlünüz hoş olacak surette bir araba alınız.

… İnşallah Osman Paşa’nın hareminden doğru haber alırsınız. Bana ettirmediğiniz yemin kalmadı. Hala yemin lakırdısı ediyorsunuz. Allah akıllar versin. Ben, burada çektiğim zahmet ve gönül azabını size yazmıyorum, rahatsız olmayasız deyu. İnşallah el-kerim buradan bir gün akdem çıkmağı Cenab-ı Haktan temenni ediyorum. Cümleniz sağ ve var olasız efendim.

Fi 22 Rebiyülevvel, sene (12)80
Ahmet Cevdet

Ahmet Cihan-Ahmet Cevdet Paşa’nın Aile Mektupları

Ahmet Cevdet Paşa’nın Bosna’ya görevli olarak gönderilip eşinden ve çocuklarından uzakta geçirdiği dönemde eşi Adviye Hanım, Paşa’ya mektup yazarak dönmesini ya da kendilerini de Bosna’ya götürmesini istemektedir. Paşa, eşinden sabırlı olmasını istemekte, görevi son bulunca döneceğini bildirmektedir. Mektupta samimi bir dil kullanılmıştır.

Ahmet Cevdat Paşa Kimdir?

Ahmet Cevdat Paşa, Lofça’da doğdu. Müderrislik, kadılık, kazaskerlik, valilik, bakanlık görevlerinde bulundu. Birkaç dil bilen yazar; tarih, coğrafya, matematik gibi pek çok bilimle uğraştı. Dil bilgisi kitapları yazdı. Osmanlı Devleti’nde hukuk kurallarını düzenleyen Mecelle’nin yazım komisyonunda başkan olarak görev yaptı. Yazarın Kısas-ı Enbiya ve Tarih-i Cevdet adlı eserleri tanınmıştır.

TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI (1860 – 1896)

Benzer İçerikler:

İlginizi Çekebilir:
Kapalı
Başa dön tuşu