Tartışmacı Anlatım ve Özellikleri

Tartışmacı Anlatım Nedir? Özellikleri, Örnekleri

Tartışmacı Anlatım

1. Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
2. Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
3. Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
4. Gereksiz ifadelere yer verilmez.
5. Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz.
6. Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur.
7. Savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir.
8. İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde işlenmeye daha elverişlidir.
9. Fıkradenememakaleröportaj gibi türlerde kullanılır.
10. Yeteneğe, bilgi ve deneyime göre yöntem belirlenir.
11. Eleştirici bir bakış açısıyla yazılırlar. Anlatım tarzı sohbete varabilir.
12. İhtimal bildirmeyen, kesin, kanıtlanmış bilgiler kullanılır.

Tartışmacı anlatım tekniğini kullanan yazarın amacı, okuyucunun herhangi bir konudaki fikrini değiştirmektir.

Bir konu üzerinde en az iki görüş vardır. Bu görüşlerden birisi yazarın görüşü, diğeri veya diğerleri başkalarının -belki de okuyucunun- görüşüdür. Yazar değişik yöntemler kullanır, deliller getirir, ispatlar yapar ve parçanın sonunda kendi görüşünü haklı çıkarır.

Bu teknikle yazılmış parçalarda genellikle karşılıklı konuşma havası vardır. “Bence, bana göre, kanımca, bana öyle geliyor ki” gibi öznel yargı bildiren sözler dikkati çeker.

Tartışma yönteminde tez ve antitezin önemini belirtmek, doğruluğu konusundaki kuşkuları yok etmek için kullanılır. Hızlı ve ekonomik okumalarda antitez bölümünün atlanması ana düşünceyi kavramayı engellemez.

Örnek: Doğayı sevmek; güzel bir nisan sabahı kırlarda dolaşmak, bir tek çiçeği koparmamak, bir tek karıncayı incitmemek değil, onu korumanın ve sevmenin bilincine ulaşmaktır.

Kırmızı renkli bölüm antitezdir.

Örnek: Kimi sanatçılar, sanatın amacını içerik olarak görür. Onlara göre iletecek bir şeyi olmayan, tek satır bile yazmamalı. Kimileri ise sanatı biçim olarak algılar. Onlara göre güzel olmayan hiçbir şey sanatsal değildir. Oysa sanatta içerikle biçim etle tırnak gibidir.

Kırmızı renkli cümle tez’dir.

Örnek: Hayır, kültür bir birikim ve sentezdir. Kim görmüş tümüyle özgün ve bir dönemde yaratılmış kültürü? Bir ulusun ya da bir toplumun kültüründe onlarca toplumun ve binlerce yılın katkısı vardır.

Kırmızı renkli cümle tezin son cümlesi yani ana düşünce cümlesidir. Bu ana düşüncenin karşıtı “hayır”dan önceki bölümde verilmiştir. Ancak bu bölüm burada verilmemiştir. Ama biz onun ne olduğunu tezin karşıtını alarak çıkarabiliriz.

ÖrnekHer gece iki üç film seyreden televizyon tutsakları neyse, bir günde bir roman bitiren otobüste, trene, yolda, yatakta okuyanlar da odur. Yığınla kitap okumak övgüye değer değil bence. Okuyup düşünmek, o yapıtı yeniden yaratmak önemli. Bu da bir emek, sabır ve planlı çalışma işi. Diyeceğim on beş günde ya da ayda bir roman bitirip tam bitirmek. Bu nedenle “Çok okuyun.” diyenlere karşıyım.

Kırmızı renkli bölümler antitez, diğerleri tezdir.

ÖrnekYazarlar okudukları bir metinden yararlandıklarında yazın dünyasında bir kızılca kıyamet kopuyor. Efendim bu özgünlükle bağdaşmazmış. O zaman bu yazarın kendi eseri olmuyormuş, gibi. Bana göre yazar, kibarca esinlenme denilen bu işte son derece haklıdır. Hatta ileri gidip adapte yapmada da özgür olmalıdır. Bu vaveylayı koparanlar, eserlerini o ana dek okudukları eserlerin katkılarını dışarıda bırakarak mı yazıyorlar sanki?

Okurken dikkat etmişseniz, yazarın görüşünün yazarların eserlerini yazarken başkalarından yararlanmalarının oldukça normal karşılanması gerektiği olduğunu sezmişsinizdir.

Yazarın çürüttüğü görüş ise yazarların eserlerini yazarken, önce yazılmış hiçbir eserden etkilenmemeleri gerektiğidir. Yazar tartışma yöntemini kullanarak başkalarının görüşünü çürütüp kendi görüşünü öne çıkarıyor. Yani yanlış görüşte olanların görüşünü değiştirmek istiyor.

Tartışma tekniğinde mutlaka farklı iki insanın olması ve parçada bunların isimlerinin geçmesi gerekmez. Önemli olan iki farklı görüşün varlığıdır ve bunların hangisinin doğru olduğu hakkında fikirler öne sürmektir. Hatta bu iki görüşün ikisi de yazarın görüşü olabilir, dikkat edilmesi gereken durum, fikirlerin tartılması ve doğru olanın belirtilmiş olmasıdır.

Örnek: Atilla İlhan‘ı önceleri, hakkı olmayan bir şöhretle yaşamaya alışmış bir ozan olarak görürdüm. Buna, az şiir yazmasını da delil gösterirdim kendimce. Son zamanlarda birçok yönüyle inceledim onu. Hemen söylemeliyim ki ozanımız bu dünyaya Allah vergisi büyük bir şairlik yeteneğiyle gelmiş. Kendine özgü bir seziş, duyuş anlatış gücü var. Şimdi bana onun imzası olmaksızın bir şiirini verseler belki kısa süren bir tereddütten sonra bu şiir onundur diyebilirim. Başka ozanlara benzemiyor onun duyuşları, hele hakkı olmayan bir şöhretle yaşayan bir şairin duyuşları hiç değil.

Parçada yazar kendine ait iki fikirden birini seçip üste çıkarıyor.

Okuduğumuz parçada tartışma var ama tartışma yazara ait iki görüş üzerinde yapılmış, ortada iki farklı insan yok. Parça, bu haliyle de tartışma tekniğine örnektir.

Örnek: Romantik ozanlardan biri olan Nerval’in sanat dünyasında adının anılmasını gereksiz görenler var. Bunlara göre sanatsal yönü pek güçlü değil onun. Oysa Romantik ozanlar arasında sembolistleri doğrudan etkileyen biri varsa o da Nerval’ dir. Onun sembolizme katkısı en az Baudelaire kadar önemli, özellikle anılmaya değer. Tüm kitapları gerçek yaşamla düşler evreni arasındaki ilişkiyi çok güzel bir biçimde anlatan kitaplar.

Parça tartışma tekniği kullanılarak yazılmıştır. Söz konusu ozan hakkında bazılarının olumsuz bir görüşü vardır. Yazar bunu kabul etmemektedir. Yazarın üste çıkardığı görüşe ve çürüttüğü görüşe özellikle dikkat edelim.

Bu parçada yazarın çürüttüğü görüş. Nerval’in değerli bir ozan olmadığı görüşüdür. Yazarın görüşü ise bunun tersi Nerval’in çok değerli bir ozan olduğudur. Parçada bir görüş kötülenip bir diğer görüş yani yazarın görüşü haklı görülüyor, demek kullanılan teknik tartışma tekniğidir.

Örnek: Değer verip baş tacı ettiğim bir yazar gözlem ile deneyimin aynı şey olduğunu savunuyor. Üstüne üstlük deliller getirmeye çalışıyor bu konuda. Şimdiye dek büyük yazar diye bildiğim bu kişi bilmiyor ki gözlem farklı, deneyim farklı, Gözlem, herhangi bir şeyi iyi anlamak için, onun kendi kendine meydana çıkan türlü belirtilerini gözden geçirme eylemidir. Deneyimle karıştırmamak gerektir. Kimya ve fizik bilgileri deneyimle, astronomi bilgileri ise gözlemle elde edilir. Şu durumda deneyimle gözlem ayrı ayrı şeylerdir.

Parçada tartışma tekniği kullanılmıştır. Tartılan görüşleri ve ağır gelen görüşü çıkarmaya çalışın.

Okuduğunuz parçada yazarın çürüttüğü görüş gözlem ve deneyim’in aynı olduğu görüşüdür. Yazar bu görüşle kendi görüşü olan gözlem ve deneyimin tamamen farklı olduğu görüşünü tartıyor ve kendi görüşünün ağır geldiğini gösteriyor. Böylelikle tartışma tekniğini uygulamış oluyor.

Örnek: “Tiyatronun önemli bir görevi vardır. Ancak bunu abartarak tiyatronun bir silah olduğunu söylemek ne kadar doğrudur? Tiyatro bir silah değildir, ama bir uyarıcıdır. Gerçi tiyatro tarihi içinde bazı temsillerin [oyunların] ayaklanmalara sahne olduğunu, halkı heyecana getirdiğini görürüz. Ancak bu ayaklanmaları ortaya çıkaran tiyatro değildir; tiyatro ayaklanmaya uygun bir ortam içinde uyarıcı görevini yaptığı anda böyle ayaklanmalar ortaya çıkmıştır. Tiyatronun uyarıcı gücünün böyle geniş çapta bir devinimi gerçekleştirmesi, ancak o toplumun içindeki birikim ile olmuştur. Tiyatro, insanoğluna kendini gösteren bir aynadır; insanoğlunun eline silah veren bir yer değildir.”

Tartışmacı Anlatım- Sorular

Örnek Soru-1:  Çok gezen mi çok bilir yoksa çok okuyan mı? Bu konuda çoğu kişi çok okuyanın çok şey bildiğini düşünür. Bu doğru bir düşünce olabilir mi? Olamaz. Bence kesinlikle çok gezen daha çok bilir. Öğrenmede en etkili duyumuz görmedir. Yani “görsellik” öğrenmede çok önemli ve kalıcı sonuçlar doğurur. Gezen kişi gözleme başvurduğu ve her şeyi bizzat gördüğü için bu kişinin öğrendikleri kalıcı olur. Çok okuyan da çok şey öğrenebilir fakat öğrendikleri sadece bir duyu alanımızla ilgili olduğu için kalıcı olmaz. Öyleyse kalıcı bilgi sahibi olmak için durmak neden?

Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklayıcı Anlatım
B) Betimleyici Anlatım
C) Öyküleyici Anlatım
D) Tartışmacı Anlatım
E) Kanıtlayıcı Anlatım

Örnek Soru-2: Bir kitabı okumaya, kitap üzerine yazılmış eleştirileri okuduktan sonra başlamak gerekir gibi yaygın bir kanaat var. Bu görüşün savunucuları son dönemde hiç de az değil. Bu doğru bir görüş olabilir mi? Bence hayır. Her eleştirmenin nesnel davranabileceğini düşünmüyorum. Ön yargıyla yapılmış bir eleştiri o eserin okunmamasına neden olabilir. Bir eserin ancak sayfaları karıştırıldığı zaman özelliği ortaya çıkar. Okurun eseri okuması eserle ilgili eleştiri metnini okumasından önemlidir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır basmaktadır?
A) Tartışmacı Anlatım
B) Emredici Anlatım
C) Öyküleyici Anlatım (Öyküleme)
D) Betimleyici Anlatım (Betimleme)
E) Açıklayıcı Anlatım

Anlatım Türleri:

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu