Kelimelerde (Sözcüklerde) Anlam Değişmeleri

Kelimelerde (Sözcüklerde) Anlam Değişmeleri

Kelimelerde (Sözcüklerde) Anlam Değişmeleri

Sözcük, kendi başına anlamı olan ses ya da ses toplulukları olarak adlandırılır.

Her sözcük dildeki kavram ve nesneleri karşılamak için doğar. Bu yüzden her sözcüğün bir temel anlamı mutlaka vardır. Ancak toplumsal yaşamda meydana gelen değişiklikler sözcüklerin anlamlarında da değişmeler meydana getirir.

Ortaya çıkan yeni varlıklar, kavramlar yeni yeni sözcüklerin doğmasını ya da kullanılan sözcüklerin anlamında değişmeler olmasını sağlar. Yani bir dilde sözcük oluşumu değişik özellikler gösterir.

  • Bu yeni kavramları ve nesneleri karşılayacak yeni sözcükler türetilir.
    Örneğin uçak icat edildiğinde bu aracı karşılamak için onun yaptığı eylem göz önüne alınmış ve “uçmak” fiilinden “-ak” yapım ekiyle “uçak” sözcüğü türetilmiştir.
  • Birkaç sözcük bir araya gelerek yeni kavram ve nesneleri karşılayabilir.
    Örneğin bilgisayar icat edildiğinde bu nesneyi karşılayabilmek için bu aletin yaptığı iş göz önüne alınmış, yani bilgileri toplayıp istendiği zaman sayması dikkate alınarak “bilgi” ismi ve “sayar” çekimli fiili bir araya
    gelmiş, “bilgisayar” sözcüğünü oluşturmuştur.
  • Kavram veya nesne, alındığı ülkede karşılanan sözcükler aynen alınarak adlandırılabilir. Örneğin televizyon toplum hayatımıza girdiğinde bu nesne Batı’daki adıyla dilimize geçmiş ve yerleşmiştir.
  • Yeni kavram ve nesneler dilde var olan bir sözcüğe yeni anlamlar yüklenerek karşılanabilir.
    Örneğin “burun” sözcüğü gerçekte insanın bir organını karşıladığı halde kara parçasının denize uzanan kısmını da karşılamış, yani coğrafyada bir kavramın karşılığı olmuştur. İşte sözcüklerin oluşumunda görülen bu yollar, özellikle son maddede anlattığımız yol, sözcüklerin anlamsal yönden incelenmelerini gerekli kılmış ve sözcüklerdeki anlam değişmeleri değişik adlandırmaları ortaya çıkarmıştır.

SÖZCÜKLERDE ÇOK ANLAMLILIK

Belli bir kavramı ya da nesneyi karşılamak için doğan bir sözcük değişik nedenlerden dolayı birçok kavramı veya nesneyi karşılayacak anlam genişlemesine uğrayabilir.

Bu özelliği gösteren sözcüklere çokanlamlı sözcükler denir. Bir dilin anlam zenginliğini ve işlenmişliğini gösteren bu tür sözcükler yönüyle dilimiz bir hayli zengindir.

“Almak” sözcüğünü göz önüne alarak bir kelimenin nasıl çokanlamlı olduğunu görelim. Bu sözcük temel anlamıyla “bir şeyi elle ya da aletle tutmak, yerinden kaldırmak” anlamını taşımaktadır. Buna göre “almak” sözcüğü,

  • “Kitaplıktan bir kitap aldım.” cümlesinde temel anlamında
  • “İş dönüşünde kızına bir hediye almış.” cümlesinde “satın almak” anlamında
  • “Irmak kenarındaki birçok köyü sel almış.” cümlesinde “götürmek, sürüklemek” anlamında
  • “Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur’ dizesinde “yakalanmak, tutulmak” anlamında
  • “Bu iş yerine yeni memurlar alacaklarmış.” cümlesinde “işe, hizmete başlatmak” anlamında
  • “İlim Çin’de de olsa gidip alınız.” cümlesinde “edinmek, sahip olmak” anlamında
  • “Bu kutu bu kadar kitabı almaz.” cümlesinde “sığmak” anlamında
  • “Işık gözümü aldı.” cümlesinde “kamaşmak” anlamında
  • “Beni içeriye aldılar.” cümlesinde “girmeye izin vermek” anlamında kullanılan bu fiilin daha birçok anlamı vardır.

Görüldüğü gibi bir sözcük birçok anlama gelebilmektedir. Bunun gibi, bir sözcük zaman içinde anlam genişlemesi yoluyla değişik anlamlar kazanır. Ayrıca kimi zaman benzetme yoluyla, kimi zaman çağrışım yoluyla sözcük başka anlamlara da gelebilir. Bu nedenle bir sözcüğün anlamının ne olduğu ancak cümle içinde belli olur.

Sözcüklerin çok anlamlılıklarıyla ilgili sorular daha çok “‘x’ sözcüğü hangi cümlede farklı anlamda kullanılmıştır, ya da ‘x’ sözcüğü bu cümledekiyle aynı anlamda kullanılmıştır” şeklinde karşımıza çıkar. Bu soruların çözümünde herhangi bir bilgiye gerek yoktur, sözcüğün cümledeki anlamının iyi kavranması çözüm için yeterlidir.

Bu soruların en kolay çözümü sözcüğün cümlede karşıladığı anlamın yerini tutabilecek başka bir sözcük bulmak ve bu anlamı seçeneklerde aramaktır.

Örneğin,

  • “Kristof Kolomb Amerika’yı buldu.”
  • “Thomas Edison ampülü buldu.”
  • “Robert Koch. kendi adıyla anılan basili buldu.”
  • “Roald Amundsen, Güney Kutbunu buldu.
  • “Pierre Curie ve eşi radyumu buldu.”

cümlelerinin hepsinde “bulmak” eylemi geçmektedir. Ancak bu eylem, cümlelerin birinde diğerlerinden farklı bir anlam vermektedir. Farklı olanı bulabilmek için “bulmak” eylemi yerine başka eylemler koyalım.

Birinci cümlede zaten var olan bir şeyi gün yüzüne çıkarmak anlamı vardır ve bu “keşfetmek” eylemiyle de karşılanabilir. Üçüncü cümlede söz edilen “basil”, dördüncü cümlede geçen “Güney Kutbu”, beşinci cümlede geçen “radyum” zaten olan şeylerdi ve hepsi de “keşfetmek” eylemiyle karşılanabilir.

Ancak ikinci cümlede söz edilen “ampül” önceden yoktu. Edison bunu kendisi ortaya koydu. Bu durum keşfetmek eylemiyle karşılanamaz, “icad etmek” eylemiyle karşılanır. Dolayısıyla “bulmak” eyleminin farklı anlamı ikinci cümlede kullanılmıştır.

Aşağıdaki cümlelerde geçen “telaş” sözcüklerinin hangi cümlelerde aynı anlama geldiğini bulalım.

  • “Doktor, hastanın halinde telaş edecek bir şey olmadığını söyledi.”
  • “Bu kadar telaş edecek ne var, daha erken, yetişebiliriz.”
  • “Oğlunuz çalışmışsa nasıl olsa geçer, telaş etmeyin.”
  • “Biraz dikkatli olmak gerek, bu iş telaşa gelmez.”

Cümlelerde geçen “telaş” sözcüklerinin yerine anlamı değiştirmeyecek başka sözcükler koyalım. Birinci ve üçüncü cümlelerde “endişe etmek” anlamları vardır. İkinci ve dördüncü cümlelerde ise “acele etmek” anlamları vardır.

Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi, aynı sözcük birçok anlama gelebilir; bu tamamen sözcüğün çok anlamlılığıyla ilgilidir. Bununla ilgili sorular “yerine sözcük koyma” yoluyla çok kolay çözülebilir.

A. Anlam Bakımından Sözcükler

B. Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri

Ayrıca bakınız ⇒ Kelimede (Sözcükte) Anlam

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu