Efsane Aşklar

Efsane Aşklar

Aşk nedir?

Aslı ışk olan sözcük, tasavvufta evrenin var olmasına yol açan ilk neden anlamında kullanılır. Kemal ve cemal sahibi olan Tanrı, kendini gör­mek istediği için evreni yaratmış, vücud-ı mut­lak’la (varlık) adem-i mutlak’ın (yokluk) karşı­laşmasıyla evren var olmuştur. Başlı başına bir varlığı olmayan ademi-i mutlak bir ay­na görevi görmüş, Tanrının tecelli’sine yol vermiştir. Böylece varlıklar, tıpkı aynadaki gölgeler gibi gerçek niteliği olmayan hayallerdir. Aynaya bakan bir kimse, nasıl oradaki hayalin gözbebeğinde kendisini görürse, Tanrının sureti de aynadaki göz sayılan insanda görünür. Karmaşık gibi görünen bu inanış şu be­yitte çok güzel özetlenir:

Kendi hüsnün hûblar şeklinde peydâ eyledin
Çeşm-i âşıktan dönüp sonra temâşa eyledin

İşte kendisinde Tanrının sıfatları tecelli eden insanın aslına dönebilmesi, Tanrıya kavuşabil­mesi nefsini yenmekle mümkündür. Nefsi yen­menin tek yolu da aşk’tır. İnsanı Tanrıya ulaş­tıracak olan bu aşka hakiki (gerçek) aşk, in­san güzelliğine karşı duyulan aşka da geçici aşk (mecazi aşk) denmiştir.

“İrfan ehli, geçici aşkı da, tatmin fikri olmadık­ça hoş görmüşlerdir; çünkü onlara göre aşk; aşıkın gözünden bütün varlıkları, gönlünden bütün is­tekleri sürer çıkarır.” (A. Gölpınarlı). Bu ne­denle geçici aşk, “mecaz, hakikatin köprüsüdür” denerek gerçek aşka ulaşmanın bir yolu kabul edilmiştir. Divan edebiyatında işlenen aşk da, aşk-ı hakikiye (gerçek aşka) ulaşmak için köprü görevini gören bu mecazi aşktır:

Ey tabîb-i âme el çek çâre etmekten bana
Âşıkın cânında dâim derd-i cânân gizlidir

Sen bana yâr ol ki gönlüm bir dahi yâr istemez
Gönlümün dildârı sensen özge dildâr istemez

Mâşûk ile âşık oldu bir zât
Mahv oldu vücûd-ı nefy ü isbât

Dilberin aşkında ey zâhit ikilik perdedir
Benliğin ref olmayınca aradan gitmez nikâb

Senden ırağ ey sanem şâm ü seher yanaram
Vaslunı arzülaram dahi beter yanaram

(Nesimî)

***

Oradan gönderildim aşk ile bile geldim
Bu âleme çıkıcak bir aceb hâle geldim

Gör ne yuvadan uçtum halka râzımı açtım
Aşk tuzağına düştüm tutuldum ele geldim

Geldim uş yine varam yine rahmânım bulam
Sanırlar beni bunda davara mala geldim

(Yunus Emre)

Divan edebiyatında tasavvufî aşkı konu alan yapıtların en ünlüsü Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk’ıdır. Çift kahramanlı aşk öykülerinin en yaygını olan Leylâ vü Mecnûn’da Fuzûlî’nin elinde bu konu doruğuna ulaşır. Aşkname adı verilen manzum yapıtlarda ise (Feyzi’nin Aşknâ-name’si gibi) Divan edebiyatına egemen olan aşk anlayışı açıklanır. Benzeri anlayışın halk öyküsünü de etkilediği görülür. Saz şairlerine âşık denmesinin, halkın onları “hak âşığı” olarak görmesinin de nedeni budur.

Platonik aşk kavramı ise sözü edilen aşk anlayışının kaynağını gösterir. Sûfîlerin geliştirdikleri yaratılış ve oluş tasannu, temelde Platon’un felsefesine ve neoplatonizm’e dayanır.

KAYNAKÇA

Abdülbaki Gölpmarlı, Mesnevi Şerhi, c. 6, Bahisler İndeksi, 1974; Fuad Köprülü, İlk Mutasavvıflar, Umumi İndeks, 1966.

Ferhat ile Şirin

ferhat-ile-sirin
Ferhat ile Şirin

Demirci ustası Ferhat, aşkı Şirin uğruna dağları deldi.
Eski bir aşk masalının iki kahramanı. Türk ve İran edebiyatında çok işlenen bir konu. Ferhat ile Şirin birbirlerini çılgınca severler.

Şirin soylu bir genç kız, Ferhat halktan bir delikanlı olduğu için, birbirlerine kavuşup mutluluğa ulaşamazlar. Şirin”in yakınları Ferhat”a akla gelmedik zorluklar çıkartırlar. Demir yapılı bir dağı delmesi gerektiği şartı da güçlükler arasındadır.

Ferhat, zekâsı, teknik bilgisi, bilek gücü, aşktan aldığı kuvvetle dağı deler.

Halk edebiyatımızda Ferhat, divan edebiyatımızda Hüsrev olarak geçen bu masal kahramanının deldiği dağın adı “Bisutun Dağları”dır…

Leyla ile Mecnun

leyla-ile-mencun
Leyla ile Mecnun

Konusu bir Arap efsanesinden alınmıştır. “Beni Amir kabilesinden Kays ile Leyla daha okulda iken birbirlerini severler. Leyla’nın annesi bunu duyunca kızını okuldan alır. Sevgilisini göremez olan Kays yollara düşer. Mecnun diye anılmaya başlar. Kays’ın babası, Leyla’yı ailesinden isterse de vermezler. Kays çölde vahşi hayvanlar ve kuşlarla arkadaş olur. Kızı, İbni Selam adlı birine verirler. Leyla kendisini bir perinin sevdiğini, eğer evlenirlerse peri tarafından öldürüleceklerini söyleyerek adamı kandırır, onu kendinden uzak tutar. Mecnun’un inkisarıyla İbni Selam ölür. Mecnun bütün maddi varlıklarla ilgisini kesmiş, manevi bir aşkla kendinden geçmiş halde yaşamaktadır. Çölde karşısına çıkan Leyla’yı tanımaz. Leyla’nın kendi içinde olduğunu, onunla manevi alemde birleştiğini, başka bir Leyla ile buluşmaya takati olmadığını bildirir. Leyla, döner bir müddet sonra kederinden ölür. Mecnun bunu öğrenince Leyla’nın mezarına koşar, ölmek ister, isteği tanrı tarafından kabul olunarak orada düşüp ruhunu teslim eder.

Kerem ile Aslı

kerem-ile-asli
Kerem ile Aslı

Kerem ile Aslı’nın aşkları asırlardır hiç tükenmedi.
Anonim halk hikayesi. 12. yüzyılda teşekkül ettiği yorumlanan, Kerem ile Aslı hikayesi anonim halk hikayelerimizin karakteristik özelliklerini taşır. Hikaye kahramanı Aşık Kerem, Aslı isimli bir Ermeni kızına aşık olur. Onu kendisinden kaçıranların ardından arkadaşı Sofu ile saz çalarak, türkü söyleyerek diyar diyar dolaşır. Büyük bir aşkın, uğrunda ne ölçüde fedakârlık yapılacak bir kuvvet olduğunu işaret eder. Zorlu macerasının sonunda, Halep’te Aslı’ya kavuşan Kerem tam onunla evlenecekken bir kesiş büyüsüne kurban gider. Bir büyü ile tutuşup yanar, kül olur. Bu külün kıvılcımı ile saçlarından tutuşarak, ayni akıbete uğrayan Aslı ile ancak cennette buluşurlar

Asuman ile Zeycan

Asuman-ile-Zeycan
Asuman ile Zeycan

Bir halk öyküsü. Erzincan beyi Kaleli Beyin kızı Zeycan’la Kahyası Derviş Ahmet’in oğlu A­suman’ın aşkı çevresinde gelişen öykü sözlü halk edebiyatının bütün ortak motiflerini içerir. Ço­cukları olmayan iki babanın bir dervişin verdiği elmayı yiyerek çocuk sahibi olmaları, iki çocu­ğun kardeş gibi bir arada büyümeleri, ama bü­yüdükçe birbirlerini sevmeleri, beyin önce söz vermişken somadan kızını vermeyişi, birbirinden ayrılan iki sevgilinin tanrısal esinle hak aşığı ol­maları ve saz çalıp şiir söylemeleri, aşkı yüzünden Asuman’ın başına gelenler, vb.

Halk edebiyatında aşk öyküleri grubuna soka­bileceğimiz Asuman ile Zeycan’ın ana temi bir­birini seven iki gencin, ailelerinin toplumsal açı­dan denk olmayışı nedeniyle ayrı düşmeleridir. Ama bütün zorluklara karşın iki sevgili birbirine kavuşacaktır. Öykünün yer yer şiirle bezenmiş olması, Asuman’ın salt bir öykü kahramanı değil, bir saz şairi olabileceğini de düşündürmektedir. Erzincan-Erzurum bölgesinin ürünü olan öykü Osmanlı topraklarında adları belli kent vb. yöre­lerde geçmektedir. Ayrıca Erzincan’ın Üzümlü (Cimin) köyünde bulunan bir türbenin, çeşitli an­latmalarda Kaleli, Kale, Kule Bey adlarıyla ge­çen beye bağlanması, yine Erzincan’da bir ziya­ret yerinin Asuman’ın türbesi olarak nitelenmesi bu sanıyı güçlendirmektedir.

Arzu ile Kamber

arzu-ile-kamber
Arzu ile Kamber

Birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki gencin aşklarını anlatan ve 17. yüzyılda ortaya çıktığı sanılan Türk halk öyküsü.

Konusu şöyledir: Bir kervan, yolda eşkıya baskınına uğrar. Baskından yalnız küçük bir erkek çocuğu sağ olarak kurtulur. Bir aile tarafından evlatlık olarak alınan çocuğa Kanber adı verilir. Bir süre sonra bu ailenin bir kız çocuğu olur, adını Arzu koyarlar. İki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler. Bir süre sonra aralarında ilgi ve yakınlık başlar. Kardeş olmadıklarını öğrenince de evlenmek isterler.

Arzu’nun annesi bu evliliğe karşı çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir. Ama adam kısa bir süre sonra ölür. Arzu ile Kamber evlenmek için yeniden uğraşırlarsa da, anne engel olur. Asıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar.

Kavuşmanın heyecanıyla ikisi de bayılır. Sürekli olarak kızını izleyen kötü yürekli anne onları gene ayırmak ister, ama gençlerin çevresi su ile kaplandığından yanlarına ulaşamaz. Az sonra iki sevgilinin göğüslerinden birer güvercin çıkarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler.

Afrodit ile (Venüs) Çoban Anahis

Afrodit-anahis
Afrodit ile (Venüs) Çoban Anahis

Mitolojiye uzanırsak önce aşk ve güzellik ilahı Afrodit ile (Venüs) çoban Anahis’in aşkı akla geliyor. Efsaneye göre de Truvalı çobanın ve ondan sonra gelen bütün çobanların yanık kavalları, hep bu aşkı fısıldamış.

Heloise ile Abelard

abelard-heloise
Heloise ile Abelard

Paris’te 1101 de doğan Heloise ile ondan 22 yıl önce Nantes’te dünyaya gelen Abelard’ın ilişkisi sonucunda, edebiyat tarihi en ünlü aşk mektuplarını kazandı.

Dante Alighieri ile Beatrice

Dante-Alighieri-ile-Beatrice
Dante Alighieri ile Beatrice

1200’lü yılların başında ünlü İtalyan şairi Dante Alighieri henüz 9 yaşındayken ilk kez gördüğü Beatrice’yi ömrü boyunca sevdi. Dante onu üne kavuşturan en büyük eseri ‘Commedia Divina’yı büyük aşkı için yazdı.

Şeker Ahmet Paşa ile Kaya

seker-ahmet-pasa-kaya
Şeker Ahmet Paşa

Padişah 4. Mehmet’in en küçük kızı, güzeller güzeli Kaya, daha gencecik bir kızken Şeker Ahmet Paşa ile evlendirildi.

Hülyalarının sahibini bekleyen Kaya, karşısında gür sakallı bir ihtiyar görünce çılgına döndü ve tam yedi sene kendisini Paşa’ya teslim etmedi.

Yedi sene gecikmeyle gelen birleşme Kaya’nın ruhunda fırtınalar koparttı ve kocası Şeker Ahmet Paşa’ya çılgınca aşık oldu. Kızı dünyaya geldiği zaman ise aşkı zirveye ulaştı.

27 yaşında ikinci çocuğunu doğururken ölmesiyle sona erdi ama bu müthiş aşk yıllarca dilden dile dolaştı.

Napolyon ile Josephine

Napolyon-Josephine
Napolyon ile Josephine

Fransa İmparatoru Napolyon, henüz 27 yaşındayken kendinden beş yaş büyük olan dul Josephine’i görür görmez aşık oldu. Josephine ise eğlenceyi seven bir kadın olduğu için ülkeleri dize getiren Napolyon’u hep küçümsedi.

Napolyon’un Josephine karşı duyduğu bitip tükenmeyen sevgi, karısının kusurlarını görmesine de engel oldu. Ondan boşandıktan sonra bu sevgiyi söküp atmak pek kolay olmadı ama karşısına Emilie çıkınca kalbi yine çarpmaya başladı.

Üstelik bu aşk Josephine ile olduğu gibi tek değil, çift taraflıydı.

Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan

kanuni-hurrem
Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan

Ülkeler fatihi Kanuni Sultan Süleyman’ın gönlünü de Rus asıllı Hürrem Sultan fethetti. Hürrem Sultan’ın, Muhteşem Süleyman’a hakimiyeti, sevgili kocasının kolları ve gözyaşları arasında ölmesine kadar devam etti. Aşk mı? Onu da bir tek Kanuni hissetti.

VIII. Edward ile Wallis Simpson

Edward-Wallis-Simpson
VIII. Edward ile Wallis Simpson

Yıl 11 Aralık 1936; radyoların başında oturan milyonlarca kişi İngiltere Kralı 8. Edward’ın, deli gibi aşık olduğu Amerikalı Wallis Simpson ile evlenmek için tahtan indiğini heyecanlı ama kararlı bir ifadeyle duyurdu. İki kez evlenip, boşanmış bir kadınla beraber olabilmek için krallığı bırakan Edward, 20. yüzyılda aşk için tahtını bırakabileceğini gösterdi.

Albay Juan Peron ile Eva Duarte

Juan-Peron-Eva-Duarte
Albay Juan Peron ile Eva Duarte

Arjantin’in eski Devlet Başkanı Albay Juan Peron, kendinden 25 yaş küçük olan oyuncu Eva Duarte ile tanışınca hayatı değişti. Birbirlerine çılgınca aşık oldular ama Peron’un ünü ve politik başarısı bir oyuncuyla evli olduğu için çok zedelendi. Genç yaşta kansere yakalanan Eva Peron öldü ama tutkulu aşk kitaplara, filmlere hep konu oldu.

Prens Rainer ile Grace Kelly

Rainer-Grace-Kelly
Prens Rainer ile Grace Kelly

Monako Prensi 3. Rainer gerçek bir prensti. Güzeller güzeli Grace Kelly ise gerçek bir Hollywood yıldızı. 1956’da başlayan evlilikleri 1982’de Kelly’nin bir otomobil kazasında hayata veda etmesiyle sona erdi. Eşinin ruhunun sarayın her köşesinde hissedildiğini söyleyen Prens Rainer ise bir daha evlenmedi.

Liz Taylor ile Richard Burton

elizabeth-taylor-richard-burton
Liz Taylor ile Richard Burton

Liz Taylor ve Richard Burton “Kleopatra” filminin setinde tanıştı.

Birbirlerine delicesine aşık olunca eşlerinden ayrılıp evlendiler.

22 yıl boyuncu bir dargın, bir barışık yaşayan çift, 1984’te Burton’un zamansız ölümüyle ayrıldı.

Beatles John Lennon ile Yoko Ona

john-yoko
Beatles John Lennon ile Yoko Ona

Efsanevi Beatles grubunun solisti John Lennon, Japon sanatçı Yoko Ona’ya aşık olup, evlenince grup dağıldı.

Milyonlarca Beatles hayranı Yoko’yu “Japon Cadısı” olark lanetledi.

Bu delicesine tutku 1980’de bir fanatiğin namlusundan çıkan kurşunlara hedef olan Lennon’un ölümüyle noktalandı.

Salvador Dali ile Gala

dali-gala
Salvador Dali ile Gala

Salvador Dali ile tanışıp sınırsız bir aşka sürüklenen Rus ressam Gala, severek evlendiği eşiyle çocuğunu bırakıp çılgın ressama koştu.

Dali ile çılgınlıklarla dolu 50 yıl geçiren Gala, bu aşktan da hiçbir zaman pişmanlık duymadı.

Nazım Hikmet- Piraye

nazim-hikmet-piraye
Nazım Hikmet- Piraye

Nazım Hikmet ile Piraye’nin aşkı dillere destan oldu. Nazım hapse girince bu aşk daha da güçlendi.

Büyük şair, 13 yıl süren mahpusluğun son demlerine yaklaştığı zaman bu kez Münevver Andaç’a aşık oldu.

Nazım Hikmet – Münevver Andaç

Piraye ise Nazım’a duyduğu büyük aşka rağmen aradan çekilmek zorunda kaldı.

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu