Dil-Edebiyat, İnsan ve Toplum

Dil-Edebiyat, İnsan ve Toplum

Dil-Edebiyat, İnsan ve Toplum

DİLİN İNSAN VE TOPLUM HAYATINDAKİ YERİ, ÖNEMİ

Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan gizli antlaşmalar sistemidir. Kendine özgü kuralları vardır ve bu kuralları değişebilen, gelişebilen canlı bir varlıktır. İnsanlar kendilerini ifade etmek için ‘dil’e başvururlar. Dil bir toplumu bir arada tutabilme gücüne sahiptir ve bu açıdan toplumsal özellik gösterir. Dil geçmiş ile bugün arasında bir köprü özelliği gösterir. Bu özelliğiyle de kültür taşıyıcısı durumundadır. Kültür taşıyıcılığı sayesinde, aynı dili konuşan insanlar ortak kültür değerlerini paylaşırlar. Dil, toplumların bilimsel ve kültürel gelişmesinde, ilerlemesinde de etkilidir. İnsanlar birikimlerini hem kendi toplumlarına hem de diğer toplumlara ve gelecek nesillere dil aracılığıyla aktarırlar. Dil milleti koruyan, bir arada tutan ve yine milletin malı olan muazzam bir yapıdır.

Ünlü düşünür Konfüçyüs’e atfedilen şu cümleler, dilin birey ve toplum açısından ne kadar önemli bir araç olduğunun yaklaşık 2500 yıl önce anlaşılması açısından ilginçtir.

“Konfüçyüs’e sorarlar:

– Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız ilk olarak ne yapardınız? -Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım. Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken ödevler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”

Birey edebi eserleri okuyarak, dilinin geniş anlatım olanaklarının farkına varır. Dil duyarlılığı, sevgisi ve bilinci kazanır. Bu alanda kazanılan birikim, düşüncelerin sözlü ve yazılı olarak etkin bir biçimde anlatılmasının da sağlayıcısı olur.

———————

Güzel sanatları diğer eserlerden ayıran en önemli özellik insanda coşku ve estetik haz uyandırmasıdır. Güzel sanatlar için yapılan en iyi sınıflama bu sanatların kullandıkları malzemelere göre yapılan sınıflandırmadır. Bu malzemeler fonetik ve plastik olarak ikiye ayrılır. Sesle yapılan sanatlara fonetik sanatlar, görüntüyle yapılan sanatlara ise plastik sanatlar denir. Güzel sanatların genelinde plastik malzeme kullanılırken edebiyat ve müzik ise sese dayalı bir sanattır.

Edebiyatın malzemesi kelimelerdir ve edebiyat dille gerçekleştirilen bir güzel sanatlar etkinliğidir. Edebiyatın asıl amacı güzel sanatların en önemli öğesi olan estetik zevk duygusunu dil aracılığıyla gerçekleştirmektir. Edebiyatta fayda sağlamak amaç olarak her zaman ikinci plandadır.

Edebiyat: Tanımı, Konusu, İçeriği, Yöntemi, Özellikleri

Ayrıca bakınız ⇒ Edebiyat

Edebiyat Tarihi ve Önemi

Bir ulusun çağlar boyu yarattığı sözlü ve yazılı dil ürünlerini ve onların yazarlarını bilimsel bir yöntemle tarihi akış içinde inceleyen bilim dalına edebiyat tarihi denir. Edebiyat tarihi bir ulusun geçmişteki düşünce yapısını, dünya anlayışını, kültür ve uygarlık birikimini yeni kuşaklara aktarır. Böylece kuşaklar arasında köprü kurarak yeni kuşakların daha iyiyi, doğruyu, güzeli bulmalarına yardımcı olur.

Bizde Tanzimat dönemine kadar edebiyat tarihi tezkirelerden ibaretti.

Tezkire: Şairlerin hayat hikâyelerini anlatan biyografi türünden eserlere denir.

Başlıca edebiyat tarihi yazarlarımız şunlardır: Ziya Paşa, Mehmet Fuat Köprülü, Agâh Sırrı Levent, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nihat Sami Banarlı.

Dil-Kültür-Edebiyat İlişkisi

Dil, insanların duygu düşünce ve düşlerini; özlem ve isteklerini anlatma aracıdır.

Kültür ise; dil, din, ülkü gibi ortak duygu ve düşüncelerin bizde yarattığı değişim ve bileşimdir. Bu nedenle dil bir ulusun temel taşıdır. Dil kültür değerlerimizi geleceğe taşır ve edebiyatın da temel öğesidir.

Dil, edebiyatın temel öğesi; edebiyat, kültür birikiminin kendisidir. Görüldüğü gibi dil, kültür ve edebiyat birbirinin tamamlayıcısıdır.

Edebiyatın Diğer Bilim Dallarıyla İlişkisi

Edebiyatın temel öğesi olan dil diğer bilim dallarının da anlatım aracıdır. Bundan dolayı felsefe, psikoloji, sosyoloji, hatta tarih, coğrafya, ekonomi vb. diğer bilim dallarıyla yakından ilişkisi vardır.

Araştırmacılar da edebiyat araştırmalarında yazarın biyografisini yazarken tarih biliminden, yaşadığı ortamı yazarken sosyoloji biliminden, yazarın içinde bulunduğu ruhsal durumu anlatırken ise psikolojiden faydalanırlar.

Yazarı etkileyen toplumsal, siyasal ve felsefî görüşleri de diğer sosyal bilimlerin yardımıyla ortaya koyarlar.

Ayrıca bakınız ⇒ Edebiyatın Diğer Bilimlerle İlişkisi

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu