Çağatay Edebiyatı

Çağatay Edebiyatı

Çağatay Edebiyatı, Çağatayca adı verilen Türk yazı diliyle yazılmış ürünlerden oluşan edebiyatın adıdır. Çağatay adı Cengiz (Çingiz)’in ikinci oğlu Çağatay’dan gelmektedir. Orta Asya’da Moğol hanlarının egemenliği altında yaşayan kabilelere 13.-14. yüzyıldan başlayarak Çağatay ulusu ya da yalnızca Çağatay dendiği gibi Maveraünnehir’in Türk ya da Türkleşmiş göçebelerine de bu ad verilmiştir. Böylece önceleri Çağatay ulusunda yaşayanların dilini belirtmek amacıyla kullanılan “Çağatay tili” ya da “Çağatay Türkisi” kavramları Timurlular döneminde (1405-1502) oluşan Türk yazı dili anlamını kazanmıştır.

Orta Asya Türk yazı dilinin gelişiminde üçüncü evre sayılan (Bk. Türk lehçeleri) Çağatayca Ali Şir Nevâî’nin yapıtlarında klasikleşmiş, yalnız yazı dili olarak değil resmi dil olarak da kullanılmış ve 19. yüzyılın sonlarına kadar yaşamıştır. Nitekim 19. yüzyılın sonlarında Türkistan’da kullanılan yazı dilinin yerli ağızlardan etkilenmiş Çağataycadan başka bir şey olmadığı, Özbekistan’da çağdaş Özbek yazı dilinin Çağatayca’dan gelen arkaik özellikler taşıdığı araştırmalarla ortaya konmuştur.

Çağatayca ve Çağatay edebiyatı ile ilgili çalışmalar yapan Türkologlar (Berezin, Vambery, Quatremere, Pavet de Courteille, Radloff, Samoyloviç, Fuad Köprülü, Sçerbak, J. Eckmann) bu kavramlar konusunda değişik düşünceler ileri sürmüşlerdir. Söz gelimi Samoyloviç dil özelliklerinden yola çıkarak 15. ve 20. yüzyıllar arasında Orta Asya’da yazılan Türkçe ürünlerin diline Çağatayca derken, Fuad Köprülü edebi gelişmeyi göz önüne alarak Çağataycanın sınırlarını olabildiğince geniş tutmuştur. Ona göre Çağayca “kelimenin en geniş mânası ile Moğol istilasından sonra Cengiz çocukları tarafından kurulan Çağatay, İlhanlı ve Altın-Ordu imparatorluklanın medeni merkezlerinde 13-14. asırlarda inkişaf eden ve Timurlular devrinde bilhassa 15. yüzyılda klâsik bir mahiyet alarak, zengin bir edebiyat yaratan edebî Orta Asya lehçesidir.”

Tarihsel gelişimi açısından Çağatay edebiyatı 20. yüzyıla kadar genel çizgileriyle dört ana döneme ayrımaktadır:

1-İlk Çağatayca dönemi:

Bu döneme Ali Şir Nevâî’den önceki Çağatayca da denmektedir. XV. yüzyılın başlarından Nevâî’nin ilk yapıtını yazdığı 1465’e kadar olan dönemi kapsamaktadır. Harezm Altın Ordu Türkçesiyle Nevâî dili arasında geçiş evresi sayılmaktadır.

  • Sekkakî, Hârezmî, Lûtfi, Emrî, Ahmet Mirza, Gedaî, Ataî, Yakınî

bu dönemin belli başlı şairleridir.

2-Klasik Çağatayca dönemi

1465’ten XVI. yüzyılın ortalarına kadar sürer. Sultan Hüseyin Baykara’nın koruduğu Ali Şir Nevâî bu dönemin en büyük temsilcisidir. Bir kültür merkezi olan başkent Herat’ta yalnız edebiyat alanında değil sanatın bütün dallarında yetkin sanatçılar yetişmiştir. Sultan Hüseyin Baykara sanatı, sanatçıları korumanın yanı sıra şair olarak da belirir. Ama Baykara’nm ölümünden sonra Herat eski önemini yitirdi. Önce Şeybanlıların egemenliğindeki Özbekler Horasan’ı ele geçirdiler. Ardından Safevîler’in saldırıları Çağataylıların yurtlarını terk etmelerine yol açtı. Çağatay edebiyatı da Buhara, Semerkant gibi merkezlerde ve Bâbûr’un hüküm sürdüğü kuzey Hindistan’da gelişti. Şeybanlılardan Ubeydullah Han (Ubeydî) ile Bâbûr klasik Çağataycanın en iyi örneklerini verdiler.

3- Klasik dönemden sonraki Çağatayca dönemi

XVI. yüzyılın ortalarından XVII. yüzyılın sonuna kadar sürer. Çağataycanın önemini yitirip Farsçanm yeğlendiği bu dönemin temsilcisi Ebulgazi Bahadır Han‘dır.

4- Son Çağatayca dönemi

XVIII. yüzyılın başından XIX. yüzyılın sonuna kadar süren bu dönem Çağatay edebiyatının gerileme ve çökme evresini oluşturur. Eskiye, özellikle de Nevâî’ye öykünen sanatçılar arasında önemli bir şaire, yazara rastlanmaz. XX. yüzyıldan başlayarak da Orta Asya Türk edebiyatının yeni dönemine Özbek Edebiyatı adı verilmiştir.

Osmanlı şairlerinin Ahmet Paşa’dan başlayarak Çağatay şairlerini tanıdıklarını, özellikle Nevâî’nin ustalığım övdüklerini biliyoruz. Nitekim, birçok Çağatay şairinin divanlarının yazmalarına Türkiye kütüphanelerinde rastlandığı gibi Divan şairlerinin Nevai ye Çağatayca nazireler söyle dikleri de görülmektedir. Ahmed-i Dâî, Nizami Refiî, Zafî, Nedim, Şeyh Galip Çağatayca şiirler yazmış Osmanlı şairlerinden birkaçıdır.

Barıp kûyınga yıglamak tiledim bir sadâ tartıp
Yügürdi min sarı ol gamze tîg-ı sürma-sâ tartıp

Alıp tîgni ilga saçı zırhın salmış arhaya
Minin kasdımga kilmiş üç toluk câm-ı safpa tartıp

Uşol âhû közin kılmag üçün kıymaç öze kıymaç
Salar dünbâle nahvet sürmesin ol pür-cefâ tartıp

Ser-i küyınga barmak ihtiyârım birle-tür sanman
Köngülni iltürür kuvvet bile zülf-i dü-tâ tartıp

Nevâî rûh-i kiklindin NEDİM’â köp tapar lezzet
Terennüm eylegeç ni yanglıg ün salıp nevâ tartıp

KAYNAKÇA
Atilla Özkırımlı, Türk Edebiyatı Tarihi: Fuad Köprülü, Çağatay Edebiyatı, İslâm Ansiklopedisi; J. Eckmann, Küçük Çağatay Grameri, TDED, c. X, 1960; Adülkadir İnan, Çağatay Edebiyatı, Türk Dünyası El Kitabı, 1976; Osman F. Sertkaya, Osmanlı Şairlerin Çağatayca Şiirleri, TDED, c. XVm., XIX, XX.

Benzer İçerikler:

İlginizi Çekebilir:
Kapalı
Başa dön tuşu