Tiyatro Terimleri Sözlüğü (D) Harfi

Tiyatro Terimleri Sözlüğü (D) Harfi

DADACILIK: 20.yüzyıl başlarında, Tristan Tzara ve Richard Hülsenbeck’in yayımladıkları bildiriye (1916) başlamış ve yedi yıl kadar sürmüş olan, dil ve estetik kurallarını,bunların denetlemesini, mantık dizgesini tanımamış ve sözcük anlamlarına değer vermemiş bir akım. Alabildiğine bağımsız çağrışımlarla ilkel ve doğrudan anlatım biçimi arayan bir sanat çığırıdır.bebeklerin ”dah dah” seslerinden ” dada”yı üretmişlerdir.Bunlarda değer tanımazlıkta birlikte bir başkaldırı da vardır (bkz.Gerçeküstücü tiyatro)

DAĞAR TİYATROSU: Bir tiyatro dönemi içinde oynaması uygun gördüğü oyun demetini, ilerdede oynaya bilecek biçimde, önceden belirleyen drama turgi anlayışını benimseyen tiyatro.

DAKİKALAMA: Oyunun süresini hesaplayabilmek için her bölümün kaçar dakika sürdüğünü saptama.

DEĞİŞEBİLİR DEKOR: Bir oyunda çabucak değiştirilebilecek biçimde hazırlanmış dekor.

DEĞİŞEBİLİR SAHNE: İstenilen biçime sokulabilen sahne biçimi.

DEĞİŞKEN PANO: Dekor değişiminde kullanılan çok çabuk değişe bilen pano. Bu, ya arkalı önlü kullanılabilir ya da çeşitli kasnaklanmış levhalar takılıp çıkarılarak gerçekleştirilebilir.

DEĞİŞKEN SES: Tiz ve pes uzamlara kolayca inip çıkabilen ses

DEĞİŞKEN SEĞİR YERİ: Değişik gösteriler ve amaçlar için kullanılabilen, seyir yeri biçiminin değiştirilmesiyle değişik oyun alanları elde edilebilen salon.

DEKOR: Oyun konusunun geçtiği yeri, çevreyi ve atmosferi biçim, kalıp, renk, ışıklama ve bazende simgelerle canlandıran tamamlanmış sanatsal yapım.

DEKOR BİRİMİ: Dekor parçası.

DEKOR TASARIMCISI: Bir oyunun o dekorunu önce kağıt üzerinde tasarlayan, sonra renklendirip taslağını ve maketini yapan ve sahne üzerinde gerçekleştirilmesini denetleyen dekorun hazırlanmasını yöneten sanatçı.

DELİKANLIBAŞI (Köy:O.) : Anadolu’da köy oyunlarını yöneten kişiye verilen ad.

DENEME TİYATROSU: Yeni denemelerin yapıldığı, genç oyun yazarlarının, yönetmenlerinin ve oyuncularının değişik biçimler denendikleri topluluk. Burada daha çok genç tiyatro adamları denenir.

Deneysel Oyun: Bilinenin dışında, yeniliklerin denendiği oyun.

DENEY TİYATROSU: Sahne üzerinde yeni denemelerde bulunan ve sahne plastiği açısından yeni tiyatroya verilen ad. Deney Tiyatrosu’nun Deneme Tiyatrosu’na olan farkı, burada tiyatroya ilişkin her türlü deneyin yapılmasıdır. Bunlar, oyunculuk tekniği yada sahne tasarımı gibi, bir çok alanda estetik ve teknik deneyler olabilir. Buradaki deneyler daha çok kavramların uygulanmaya aktarılmasıyla ilintilidir.

DENGE: Yönetmenin, sahne üzerinde tasarladığı oyun düzeninin temel öğelerinde biri Göz, dengesiz bir görünümü (bilinçsiz olsun olmasın) sezinlediği için sahne üzerindeki oyuncuları, özellikle kalabalık sahnelerde iyi dengelemek gerekir. Sahne üzerinde denge iki ana bölümde ele alınır;
1- Fiziksel Denge bakışık (simetrik) ve bakışıksız (asimetrik) olmak üzere iki çeşittir.
2- Güzel duygusal (estetik) Denge: sahne üzerinde kalabalığı anlam açısından uyumlu bir duruma getirmek içindir.

DENYO (O.O.) : Orta Oyunu’nda budala tipi. Denilo da denir. Yaygaracı, acıma duygusuyla şımartılmış, küstah, arsız, küfürbaz, yüzsüz ve sırnaşıktır. Mahallenin delisi.

DEVLET TİYATROSU: Devletten ödenek alan, kültür ve sanat alanında kamu hizmeti ile sorumlu olan geniş olanaklı tiyatro.

DRAMA: Şiirsel, anlatısal ya da diyaloglar halinde yazılan ve yazınsal metnin, oyun kişilerinin söyleminden oluştuğu edebiyat türü. Drama; yalnızca Batı tiyatrosunun yüzyıllardır ürettiği; tiyatro yazınında kendini kabul ettirmiş yapıtların ortak özelliği değil, her çeşit tiyatro ürününün ortak özelliğini gösteren bir terim olarak ele alınmalıdır.

DRAMATURG: Tiyatroda, repertuar politikasını saptamaya yardımcı olan, repertuar hazırlayan, oyun metinlerini okuyarak; gerekirse çevirisini yaparak, oyunları inceleyen, analiz eden ve bu konuda detaylı raporlar hazırlayan dramaturg; rejisöre, oyunun yorumu konusunda öneriler sunabilir. Oyuncu ve tasarım sanatçılarına malzeme sunmak da dramaturgun görevleri arasındadır.

DOĞAÇLAMA: 1-Betiğe dayanmayan içe doğduğu gibi oynama ve konuşma.
2-Oyun sırasında, beklenmedik bir ters durum karşısında durumu kurtarmak için betikte olmayan hareketler yapıp sözler söyleme.
Güldürmek amacıyla daha önceden saptanmamış hareketlere ve sözlere
3-Daha önceden saptanmış betik üzerinde doğaçlamalara gitme (Örn: Orta Oyunu, Commedia dell’Arte).
4-Güldürmek amacıyla daha önceden saptanmamış hareketlere ve sözlere yönelme; bu sonuncusu tiyatro sanatı açısından olumsuzdur.

DOĞAÇLAMA TİYATROSU : 1-Bir betiğe dayanmadan önceden saptanmış bir gelişim çizgisi üstünde doğaçtan oynan ve örgüsü önceden bilindiği için, oyuncuların bu örgüyü izleyip anlık buluşlarla geliştirdikleri gösterileri içeren tiyatro.

DOĞALCI TİYATRO : 19.yüzyılda, Romantizm’e karşı ortaya çıkan, doğa bilimleri açısından insanları katılımsal, çevresel ve toplumsal ilişkilerine göre inceleyen bu akım içindeki tiyatronun özellikleri kapsamında, yaşam gerçeğini en küçük ayrıntılarına dek işlemek yer alır. Tartışma açacak konular ele alınırken, küçük adamı gerçeği doğabilimsel açıdan gösterilmeye çalışılır. Bu akım üzerinde düşünür. Auguste Comte’un pozitivist düşüncelerinin ve Charles Darwin’in Türlerin Kökeni ve Doğal Seçme kuramlarının etkisi görülür.

DOLANTI KOMEDYASI : Kurgu ustalığının önemli olduğu bu komedyada olaylar ve güldürü öğesi yazarın tasarladığı bir dolantıdan ortaya çıkar. Bu komedya daha çok olaylar yoluyla gelişir.

DOLAŞICI TOPLULUK : Kent kent ,ilçe ilçe dolaşarak oyunlar oynayan taşra topluluğu.

DORUK NOKTA : Bir oyunun geriliminde ve gelişiminde kesin noktası. Kişilerin ön planda olduğu oyunlarda baş oyun kişisinin, olayların ön planda olduğu oyunlarda ana olayın yönelişindeki kesin dönüm noktası Bu noktadan sonra çözüm gelir.

DÖRDÜNCÜ DUVAR : Sahnenin seyirciye açılan yanı. Bu deyimi, ilk kez Fransız yönetmen André Antoine ortaya atmıştır. Antoine sahnenin seyirciye açılan ağzını saydam bir duvar varsayarak oyuncuların seyircileri görmemeleri ve böylece dikkatlerini tamamen kendi oyunlarına toplamaları gerektiğini belirtmiştir.

DÖRTLEME : 1-Antik tiyatroda yazarın yarışmaya katılmak için yazmak zorunda olduğu üç tragedya ile bir satır oyunun tümüne verilen ad.
2-Bir öykünün dört evresini içeren dört oyunun tümü.

DIŞA VURUMCU TİYATRO: Tipik bir Orta Avrupa, daha doğrusu bir Alman tiyatro akımı içinde sayılabilecek bu yöneliş doğalcıların aşırı doğa kopyacılığına, izlenimciler ve simgecilerin içedönük gizemciliğine ve statik oyunlarına bir tepki olarak Almanya’da ortaya çıkmış ve 1910 ile 1924 yılları arasında etkin olmuş bir akım. Etkileri çeşitli ülkelerde kırklı yıllara kadar hissedilmiştir. Çıkışı o dönemdeki Almanya’nın toplumsal ve ekonomik durumundan kaynaklanmıştır. Baskıcı otoriteye baş kaldırıyı, daha iyi bir düzen istediğini içeren akımda çeşitli eğilimler yer alır. Oyun yapılarında sürekli bir akış yerine, kısa tablolar vardır; şiirli konuşmalardan makine tıkırtılarına değin uzanan bir konuşma örgüsü görülür. Oyun kişileri bireyi değil, bir yığını, bir toplumsal sınıfı ya da topluluğu yansılar. Düşünceyi iletmede gergi üzerine düşürülen resimlere, yazılara ve sinema filmlerine baş vurulur. Epik Tiyatro’yu etkilemiştir.

DİKKAT ÇEMBERLERİ : Stanistlavski’nin oyunculuk dizgesinde, dikkatin odaklanmasını kolaylaştırmak için saptanan bölgeler. Dikkati odaklamada üç bölge kullanılır;

1-Küçük dikkat çemberi; yakındaki bir nesneye dikkati odaklama;

2-Orta dikkat çemberi; az uzaktaki bir nesneye dikkati odaklama;

3-Geniş dikkat çemberi: sahnenin uzağındaki bir esneye dikkatli odaklanma.

DİLSİZ OYUNU (Kö:O.) :Anadolu köylü oyunlarında sözsüz bir oyun; bu oyuna Samıt ya da Lal da denir.

DİP MÜZİĞİ :Bir oyunda, hareket ve sözlerin yanısıra,duygusal etkiyi arttırmak için yer alan destekleyici müzik.

DİP PERDESİ :Sahne gerisine konulan resimli kumaş perde.

DİP RESMİ :Bir sahne dekorundaki çeşitli öğelere derinlik vermesi için görünür yere kurulan resimli dekor parçası. Örnek: kapı açıldığında görünmesi için kapı arkasına konulan resim, pencere açıldığında görünmesi gereken resim. Bu aynı zamanda, seyircinin kulisi görmesini engeller.

DİŞİ KONUŞMA (arg.) :Doğaçlama tiyatrosunda ya da Orta Oyunu’nda Nekre’nin (komiğin) ya da Kavuklu’nun nükte yapması için laf açmak.

DİŞİ SÖZ (arg.) :Doğaçlama tiyatrosunda ya da Orta Oyunu’nda Nekre’nin (komiğin Kavuklu’nun nükte yapmasını sağlayan sözcük.

DİTRAMB : Tanrı Diyonizos onuruna söylenen, onun yaşamından acı ve tatlı serüvenlerinden söz eden, bazen ciddi bazen da açık saçık ezgiler.

DİYALEKTİK OYUN: Diyalektik yönle yazılmış oyun. En belirgin özelliği, gerçekliği yeniden yansıtırken tarihsel süreci göz önüne almasıdır.Aksiyon, iç ve dış çelişkileri ön plana çıkartarak olumlu ve olumsuzu iç içe, aynı anda gösterir. Bu Diyalektik gelişme sonucu çözüm seyirciye bırakılır. Çözüm için veriler oyunda hazırlanır ve seyircinin bu verilere dayanarak düşünmesi hedeflenir. Diyalektik oyun, kapalı ve açık biçimde olabilir. Önemli olan biçem değil gerçekliğin diyalektik yoldan dramatik ya da tiyatral bir biçimde aktarılmasıdır. Bu oyunlar Brecht’in etkisiyle, onun ölümünden sonra en çok genç Alman yazarları tarafından tartışılmıştır.

DİYALEKTİK TİYATRO: Brecht, yazarlık yaşamının son yıllarında, kuramlarını belirlediği tiyatrosu için Epik kavramının yetersiz kaldığını ve tiyatrosunun insanları güldürürken düşündüren bir Diyalektik Tiyatro olduğunu belirtmiştir. Brecht, oyunlarındaki diyalektiğinin anahtarını şu sözlerle verir; ”Duygusallık çoğu kez yıkıma götürdüğü halde, temelde insanın iyi yanını yansılar. öte yanda akılcı tutum, bir insanı kötü yapabildiği halde, bozuk düzende, toplum içinde ayakta kalabilmesinin bir koşuşudur.” Yazar doğru bir düzenin gelmesiyle akıl -duygu çatışmasının yok olacağına ve her ikisinin da dengeli bir yolda birbirini destekleyeceğine inanır.

DİYAZİNOS : Anadolu ve Yunan mitologyasında, doğanın yenileyicisi ve yaşamın simgesi olan şarap ve coşku Tanrısı. Zeus ile Samele’nin oğlu. Diyonizos’un simgesi bir üflemeli çalgı olan Anlos’tur (bkz. Baküs) .

DİYONİZYA : Tanrı Dionizos adına kutlanan törenlere verilen ad. Bunlar üç çeşitti; -Küçük Diyonizya- ya da Kent Diyonizyası ,-Küçük Diyonizyası- ya da Kır Diyonizyası ve birde – Lenaya-,üzüm töreni. Büyük Diyonizya, baharda, Nisan aynıda yapılır, altı gün sürerdi; bunun dört günü tiyatro gösterilerine ayrılırdı. Küçük Diyonizya ve Lenaya ise bağ bozumu sırasında kutlanırdı.

DÖRT TRAGEDYA ÇEŞİTLİ :(Yun.) Aristoles’e göre, tragedyanın karmaşık, aktörsel, yalın ve yıkımsal olan dört türü.

DRAM : Yunanca da ”bir şey yapmak, oynamak” anlamına gelir. Yazın tarihçilerine göre, lirik ve epik yanında, üçüncü bir yazın alanıdır. 1-sahnede oynanmak üzere, konuşmalar ve hareketlerle gelişen, karşıt oluşların çatışmasıyla gelişen ve sonuçlanan oyun.
2-Halk dilinde ciddi oyun.

DRAMATİK : 1-Dram’a yani oyun türüne ilişkin olan.
2-İçinde gerilim, çatışma çeşitli olaylar ve karşıtlıklar bulunan, insanla ve insan ilişkileriyle gelişen herhangi yapıt ya da olay.

DRAMATİK OLAY : Dramatik bir durum taratan olay. Herşeyden önce insanla ilgili olan ve insan üzerinde bizi düşünmeye yönelten olay. İnsanların kendilerine, birbirlerine ya da bir duruma karşı olan tuttumlarında değişiklik getiren ya da bu değişikliklere karşı çıkan bir eylemin başlangıcı.

DRAMATİK OYUNCU :Sözlü tiyatro oyuncusu.

DRAMATİK TİYATRO :1-Konuşmanın, hareketlere desteklendiği tiyatro.
2-Epik Tiyatro’nun çıkışından sonra, estetik nitelikleri ve yanılsamacı yanı göz önüne alınarak duygusal boşalım sağlayışından dolayı ”Aristolesçi Tiyatro” olarakta alınmıştır (bkz. Benzetmeci Tiyatro).

DRAM SANATI :İnsana ilişkin olan her şeyi sanatsal bir yaratışla canlandıran üretim ve yapım. Dram sanatının birbirinden ayrılmayacak temel öğeleri, yansılama, canlandırma ve eylemdir. Bu üç temel öğenin bulunduğu bir kısa bölüm, beş dakikalık konuşma, bir sözsüz oyun, sinema filmi, televizyon dizisi, opera betikçesi, hatta bir oratoryo dram sanatının kapsamı içindedir. Dram sanatı, tiyatro olgusunun yazınsal yanıdır (bkz. Tiyatro Sanatı ).

DUMAN KUTUSU :Sahnede duman sağlamaya yarayan kutu. Bu kutunun içinde, gereğine göre, bazen yavaş yanan barut, bazen sıvı parafin, bazen da ‘ kuru buz ‘ denilen katı karbondioksit kullanılır.

DURAK YÖNTEMİ :Tiyatro yapıtının, sürekli gelişimi sağlayan bölümlere değil, kendi başına, tamamlanmış birimlere ve duraklara kurulduğu yöntem. İlk kez Orta Çağ’ın dinsel oyunlarında izlenen bu yönteme çağımızda dışavurumcu oyunlarda, belgesel tiyatroda ve Epik Tiyatro yapıtlarında rastlanır.

DURUMA UYMA: Stanistlavski oyunculuk düzgesinde, oyuncunun erişmek istediği amacı düşünerek canlandıracağı hareketleri tam anlamıyla değerlendirebilmek için durumla kendisini uydurması. Duruma uyma, oyuncunun karşısındaki oyuncuya ve başka engellere göre gerçekleştirilir. bunun için de, oyuncu ”nasıl?” sorusunu sorar.

DURUM DEĞİŞTİRMEK :Oyuncunun gövdesel olarak bir görünüşten başka bir görünüşe geçmesi.

DURUM KOMEDYASI :Gülünç olanı karakterden değil, durumlardan geliştiren komedya biçimi. Nesnel bir bakışla, yani toplumsal olguların yansıtılması ile ele alındığında içerik açısından yoğun olabilen bu komedya biçimi, öznel açıdan salt güldürmek amacıyla işlendiğinde daha çok kurgu ustalığı ile belirir.

DURU SES :Tını yönünden pürüzsüz ses.

DUYGU BELLEĞİ: Stanistlavski oyunculuk düzgesinde, oyuncunun geçmişteki deneyimlerini, hazırladığı rolü doğru bir biçimde ortaya çıkarmasında duygu belleğine başvurur. Oyuncunun, bir melodiyi, bir sesi, bir yüzü, acı bir olayı ya da mutlu bir anı anımsayarak rolündeki hareketleri ve konuşmayı saptaması duygu belleği yoluyla olur. Örnek: ünlü İngiliz aktrise Dame Ellen Terry gençliğinde duyduğu kilise çanlarını anımsayarak ağlayabiliyordu.

DUVAR DUYURUSU: Oynanacak oyunların tanıtılıp yaygınlaştırılmasına yarayan, bazen resimli, bazen grafiksel bir görünümü olan duvar duyurusu.

DÜĞÜM :Bir oyunda gerilim arttığı, işlerin karıştığı, çapraştığı yer. Düğüm öğesi, çatışmalardan, çevrilen dolaplardan, bir takım gözlerden elde edildiği gibi, kişilerin karakter özellikleriyle de yaratılabilir.

DÜKKAN :(doğ. ve O.O.) 1- Doğaçlamaya dayanan Türk tiyatrosu argosunda tiyatro yapısı.
2-Orta Oyunu’nda iş yerini belirten, yalnızca iki alçak kanadı bulunan 1 arşınlık (yaklaşık 68-70 cm.) bir peyke. Önünde aralıksız bir alçak iskemle bulunur.

DÜŞÇÜLÜK :XX. yüzyıl başlarında ortaya çıkan, öyküleri düşteki gibi silik, karışık, usdışı ve fantezi yanı zengin olan kısa süren bir sanat eğilimi.

DÜŞÜNCE OYUNU :Bir ana düşünce çerçevesinde geliştirilen oyun. Olay dizisi, kişiler ve konuşma örgüsü yalnızca ortaya konulmuş olan ana düşünce için vardır. Sahneleme olanağı az olan, daha çok okunmaya elverişli bir anlayış benimser.

DÜZELTME :Oyun seyirci karşısına çıkartıldıktan sonra görülen bazı aksaklıkları düzeltmek için yapılan ek çalışma.

DÜZEN AÇIKLAMASI :Yazarın oyun betiğinde, yere, girişlere, çıkışlara, dekora, giysilere, donatımlıklara, müziğe, çeşitli etmenlere, kişilerin görüşlerine ve davranışlarına ilişkin genellikle ayraç içinde yaptığı açıklama.

DÜZENLEYİCİ :Sahne yeklisinin yardımcısı. Çalışmalarda ve gösteriler sırasında oyun düzeni ile saptanmış işleri ( oyuncuların girişlerini, müzik ışıklama repliklerini, dekor değişimini, perdenin zamanında açılıp kapanmasını denetler). Aynı zamanda, gerektiğinde sahne gerisinden uygulayım işliklerine ve giysiliklerine bağlantı kurmakla görevli.

TİYATRO TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ

Ayrıca bakınız:

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu