Ergenlik Dönemi ve Özellikleri

Ergenlik Dönemi ve Özellikleri (12-20 Yaş)

Ergenlik Dönemi ve Özellikleri

Ergenlik (puberte), insanlarda meydana gelen “yetişkinliğe ilk adım” evresidir. Ergenlik, çocukluk çağı ile yetişkinlik çağı arasındaki geçiş dönemidir. Ergenlik, bireyde çocuksu tutum ve davranışlarının yerini yetişkinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerinin kazanıldığı, bireyin erişikin rolüne psikolojik ve somatik olarak hazırlandığı dönemdir.

Çocukluk çağı olarak adlandırılan yaşlarda, sosyal toplum bilinci (süperego) gelişmemişken, ergenlik dönemine giren gençlerde toplumsal kabullenilme, bir grubun parçası olma (süperego ve ego) kavramları gelişir. Vücut hormonlarınıdan cinsiyet ile ilgili olan (sekonder cinsiyet hormonları) östrojen veya androjenlerin üretimi bu dönemde pik yaptığından ergen adayının psikolojisi sebepsiz değişimler gösterir. Genel olarak 12-20 yaş arası ergenlik dönemi olarak adlandırılır.

Ergenliğe giriş yaşı; genetik (ailesel), ırk, sosyoekonomik şartlar (çocuk yaşta evlendirme, ağır bedensel yük altında çalıştırılan çocuklar) ve iklim gibi faktörlerden etkilenir. Bazı Zenci kabileleri ve eski Araplarda ergenlik iklimin etkisiyle daha erken başlarken Kuzey yarım küredeki Norveç, Finlandiya gibi az güneş alan soğuk bölgelerde ergenlik yaşı daha geçtir. Genel olarak kızlar erkeklere oranla iki yıl kadar önce olgunlaşmaları nedeniyle bu dönem ülkemizde kızlarda 10-12 yaşları arasında erkeklerde 12-14 yaşları arasında başlar. Ergenliğin sonuna doğru bu farkın kapandığı görülür.

Ergenliğe giriş için kesin bir zaman yoksa da genel olarak kızlar 9-13 yaş arasında ve erkeklerden daha erken ergenliğe girerler. Bu nedenle yaşamın bu döneminde kızlar -erkekler kendilerini yakalayıncaya kadar- birkaç yıl erkeklerden daha uzun ve daha olgundurlar.

Ergenlik döneminde görülen değişiklikler:

Kızlarda:

  • Vücut ağırlığı 6-18 kg artar. Boyları 10-20 cm uzar.
  • Göğüsler belirginleşir (telarj), adet kanaması başlar (menarj), cinsel (genital) bölgelerde ve koltuk altlarında kıllanma meydana gelir (pubarj).
  • Hormonal salgılar arttığı için deri yağlanır ve sivilcelenme olur.
  • Overler (yumurtalık), foliküllerde her ay bir ovumu (yumurta hücresi) geliştirir. Yumurta, Ovaryum folikülünden, fallop tüplerinden biri aracılığıyla uterus a(rahim)geçer. Eğer bu yumurta bir spermle döllenirse rahme implante olur ve orada bir fetüs, plasenta ve fötal(fetal) membranlar gelişir. Yumurta döllenmezse “adet kanaması” (menarj) yolu ile vücuttan atılır.

Erkeklerde:

  • Vücut ağırlığı 7-20 kg artar. Boyları 10-30 cm uzar.
  • Ses çatallaşmaya başlayarak erkeğe has biçimde kalınlaşır.
  • Deri yağlanır ve sivilce çıkar.
  • Pubertal atılım adı verilen boyca uzama, hacimce irileşme başlar. Kas dokusu artarak vücuda iri erkeksi görünüm verir.
  • Yüz, kollar, corpus penis (penis cismi) hariç genital alan, göğüs ve bacaklar erkeğe has biçimde tüylenir.
  • Androjen (erkeklik hormonu) salgısının zirve yapması nedeniyle penis ve testisler olgunlaşmaya başlar. Bu da peniste erektilite (ereksiyon) ve uyarılabilme (excitability) kabiliyeti artar, testisler erkek gamet (üreme hücresi) olan spermleri üretmeye başlar. (Kaynak:Wiki Sözlük)

İnsan yaşamı boyunca sürekli bir gelişim ve değişim içindedir. Gençlik (Ergenlik) dönemi, belki de bu gelişim sürecinin en önemli evresini oluşturur. Çocukluktan erişkinliğe geçiş olan ergenlik dönemi, bireyde gözlenebilen sürekli bir süratli gelişimini kapsamaktadır.

“Fırtınalı ve gerginlik” dönemi olarak da açıklanabilen ergenlik, hangi toplumda olursa olsun, her bireyin yaşadığı bir evredir.

Ergenlik evresi içindeki dönemlere bakıldığında, uzmanların büyük çoğunluğu, 12-15 yaş dolaylarını olumsuz bir dönem olarak nitelendirmektedirler. Karşıtlık, dengesizlik olgularıyla nitelendirilen bu dönemden sonra gelen 16-21 yaşları arasındaki dönem ise, olumluluk dönemi olarak kabul edilmektedir.

Ergenlik döneminde otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma gencin tutumlarındandır. Gelişme döneminde anne-baba tarafından bazen çocuk, bazen yetişkin gibi algılanan çocuk, ne zaman ne şekilde davranacağını bilemez. Gelişmekte olan bedenine, cinsel ve duygusal gelişimlerine ayak uyduramaz, “kimlik karmaşası”na düşebilir. Yetişkin baskılı ve disiplinli davranmaktan çok, gence karşı sevgi gösteren, güven veren, önemseyen ve değer veren bir tutum içine girmesi onun kimlik geliştirmesini kolaylaştıracaktır. Ergen, birinin karşıtı ikizli duygular dile getirebilir. Yetişkinin uzaktan denetimine ihtiyaç duyar. Aynı zamanda anne-babanın en yetişkinin güvenini kazanmaya, kendine güvenilen bir insan olmaya ihtiyaç duyar. Kendisine güven duyulmaması onda kaygı yaratır.

Ergenlik döneminin temel özelliklerinden biri olan güvensizlik, ergenin atılgan, gösterişçi ya da çekingen bir birey olmasına sebep olabilir. Bu evrede ergen, başkalarının kendisi hakkında verecekleri hükümler konusunda aşırı derecede duyarlıdır.

Ergen bu dönemde kişilik arayışları içindedir, arkadaş gurupları değişebilir.

Ergen kendisi ile çok ilgilidir. Ayna karşısında dakikalarca vakit harcayabilirler. Kararsızdırlar, elbise seçimine ve giyimine önem verirler. Kendilerinin özgür bırakılmalarını isterler. Ebeveyne isyankar tutum içine girebilirler.

Bu dönemde okul başarılarında düşme olabilir.

Ergene karşı yetişkinin baskı ve yasaklara dayanan disiplin anlayışı, olumlu ve yapıcı olması gereken bu evreyi, çatışmalarla dolu, olumsuz bir döneme dönüştürebilir.

Genç, ana-babasına güven duyduğu ölçüde, sorunlarına onları da ortak eder ve böylelikle çözümü kolaylaştırmış olur. Diyalogun çocukluk yıllarından bu yana kopuk olması, gençlik döneminde gencin ana-babasıyla zıtlaşmasına, kutuplaşmasına sebep olabilir. Zaman içinde genç gibi, ana – babası da, birbirlerinin varlıklarından rahatsız olmaya başlarlar.

Kuşaklar arası çatışmaya sebep olan diğer etkenlerin başında, büyümeyle yeni olanaklar edinen ergenin kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası gelir. Ergen bu yolla kişiliğini kabul ettirmeye çalışır. Davranışlarından dolayı kendisine çocuk muamelesi yapılan genç, sık sık isyan eder.

Aile için de ergene yöneltilen farklı tutumlar, ergenin dengesizlik ve kararsızlığını artırırlar. Örneğin, bir gün: “Sen daha çocuksun, bunu bilmezsin!” diyen bir yetişkinin, bir başka gün: “Kocaman bir adam oldun, hala bilemiyorsun!” şeklindeki suçlaması, ergeni dengesizliğe iten bir sebeptir.

Ergenin görüş ve düşüncelerini hiçbir zaman bir tebessüm, ya da alaylı bir gülüşme ile karşılanmamalı, ya da kendisine “Bu konular hakkında sen ne bilirsin ki?”, “Onları düşünebilmek için daha çok küçüksün!” gibi sözler söylenmemelidir.

Eğer ergen, evde kendi gücünü kanıtlayacak bir girişimde bulummuşsa, bu faaliyetini sürdürebilmesi için kendisine cesaret verilmelidir. Ergenin ilk girişimleri uygunsuz ve başarısız bile olsa, tavır değişmemelidir. Bu işlemde ana-babanın sabrı gerekebilir.

Anne-babalar, öncelikle bu evrenin, gelişim gereği, geçici bir bunalım dönemi olduğunun bilincinde olmalıdırlar.

Bunun yanında; anne-babalar objektif, dengeli, sabırlı ve kuvvetli olmaya özen göstermelidirler.

Ergeni başkalarının önünde eleştirmemeye, davranışlarını başkalarıyla kıyaslamamaya özellikle dikkat etmelidirler.

Ergenin artık bir çocuk olmadığının, sözle ve davranışla hatırlatarak, onun için gerekli olan destek ve güveni sağlamalıdırlar.

Kısaca, kuşaklar arası çatışmaları ortadan kaldırmak için, yetişkinlerle ergenler arasında dengeli ve düzenli bir iletişim kurarak diyalogu gerçekleştirmek ve ortak değerler oluşturmak, en akıllı çözüm yolu olmaktadır.

ERGENLİK DÖNEMİDE KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLAR

Ergenlerin en hassas olduğu nokta güç kullanarak hükmedilmeye çalışılmasıdır. Ergen anne ve babalarından büyüdüğünü kabul etmelerini ne bu konuda tutarlı davranmalarını bekler. Böyle durumlarda ergen kendini anlaşılmamış ve engellenmiş hisseder. Bu dönem yoğun bir eleştirme, inceleme, karşılaştırma dönemidir. Kardeşler arası çatışma yaşar. Kardeşlerinden kendilerini anlamalarını büyüdüklerini fark ederek saygı göstermelerini beklerler. Anne babalar ergenlik döneminde çocuklarının kendilerinden uzaklaştıklarını hissederler ve üzülürler. Aslında ebeveynlerine her zamankinden daha fazla bağlıdır.

Başarı ergenlik döneminde düşebilir. Nedeni dağılan bilgiyi toparlayamamak , ders çalışmak için gerekli motivasyonu sağlayamamaktır. Sürekli hayal kurmaktan, kendilerini verememekten şikayet ederler. Ancak nedenini anlayamazlar. Ergenler ilgi odağı olmaktan hoşlanırlar. Ergenler heyecanlı ve acelecidirler. Öğretmenlerde kişilik ve bilgi birikimine dikkat ederler.

ERGENİN AİLE İÇİ İLİŞKİ VE SORUNLARI

Ergenin davranışlarına rehberlik edecek değerleri kazanması ve sosyal yönden sorumluluklarını öğrenmesi konusunda yardıma gereksinimi vardır. Bu gereksinimi karşılayan ve ergenin yaşamında etkili olan toplumsal kurum, ailedir.

Ergen yaşadığı toplumda, kendi görev ve statüsü hakkında açık seçik bir fikre sahip değildir. Kendisine yetişkin görev ve sorumlulukların verilmemesi ergeni mutsuz kılar.
Aile yuvasında gördüklerinin olgunlaşmakta olan ergenin kişilik yapısında biçimlendirmede çok büyük, çok derin etkisi vardır. Aile yuvasının havası ve ortamı, aile bireyleri arasındaki ilişkiden doğar. Ama baba ile çocuk arasındaki belli başlı ilişkiler, güçlünün tutumuyla gücün yani otoritelerin türünü ve bunların ergen üzerindeki etkisi ile gencin bunu algılayışını belirler.

Ergenlik döneminde anne baba kontrolüne karşı gelişe tepkiye koşut olarak otorite desteğine olan gereksinim, duygusal gerginliğe neden olur .
Ergene karşı yetişkinin baskı ve yasaklara dayanan disiplin anlayışı,olumlu ve yapıcı olması gereken bu evreyi çatışmalarla dolu olumsuz bir döneme dönüştürebilir.

İkna ederek denetlemeyi seçen ana -babanın çocuğu, onların duygu, düşünce, değer ve beklentileri hakkında sebepleri ve sonuçları ile birlikte bilgi sahibidir. Anlaşılır ve tutarlı tepkilerin birikimi, hangi davranışın sonuçlarının ne olacağını belirlemiştir.

Dolayısıyla genç, hem davranış seçimlerinde kendini özgün görebilir, hem de seçimleri hakkında kısıtlanacağından çekinmeden ana-babasına danışabilecek bir durumdadır.
Zor yoluyla veya sevgi esirgeyerek denetlemek, gençleri ana-babaların isteklerine uygun davranışlara yöneltmek için kısa vadede geçerli gibi görünebilir. Anne ve babanın ergene güven vermesi ve aralarındaki diyalogu en iyi biçimde sürdürmesi gerekir.

Ergenlerin bu dönemde ailelerine olan bağımlılıkları azalır. Hiçbir şey beğenmez, sürekli şikayet edecek bir şeyler bulurlar. Eve istediği zaman girip çıkmak ister. Ailesinin en ufak bir eleştirisine büyük tepkiler verir. Kendine yöneltilen eleştirileri kabul etmez, sürekli eleştirmeyi sever. Boş vermişlik içindedir. Anne babasının beğenileriyle alay eder. Anne babasının düşüncelerini eskimiş bulur. Onlardan öğrenecek hiçbir şeyi kalmamış sanır. Bu dönemde aileye büyük bir görev düşer. Aile bu davranışların bir süre sonra geçeceğini bilmeli ve sabırlı davranmalıdır. Aileyle fikir bazında çatışma , isyankar tutum bu dönemde artar.

AİLELERİN ŞİKAYETLERİ

  • Hırçınlaştı. Ders çalışmıyor. Sorumluluk duygusu yok. Canım sıkılıyor diyor. En küçük isteklerini sert bir dille bildiriyor. Kardeşlerini kızdırmaktan zevk alıyor.
  • Okuduğunu anlamıyor gibi. Durgunlaştı,dalgınlaştı. Çabuk karamsarlığa düşüyor. Ara sıra hiç yoktan huysuzlaşıyor. Sert karşılıklar veriyor.
  • İleri derecede alıngan. Derslerinde gene başarılı ama oyuna,eğlenceye çok düştü. Olur olmaz her şeye ağlıyor. Evde huzursuz dışarıda sıkılgan.
  • Her istediğini yaptırmak istiyor. Aşırı süsleniyor. Siz bana karışmazsınız diyor. Babasından çekindiği için dolambaçlı yollara sapıyor.
  • Derslerinde başarılı. Hiç sorun çıkartmayan bir çocuk. İki kez okula gitmemiş. Arkadaşlarıyla gezmiş. Sorunca yalan söyledi. Bu davranışı bizi çok şaşırttı.
  • Çok harçlık istiyor. Çok geziyor,eve girmek istemiyor. Spora çok düştü. Derslerine boş veriyor. Banyoya sokamıyoruz. Ellerini bile yıkatamıyoruz. Saçını kestiremiyoruz
  • Son derece asi ve hırçın olmaya başladı. Başına buyruk olmak istiyor. Dayak,kötü söz,tatlı söz hiçbiri sonuç vermiyor. Bir psikologla mı görüşmeliyim?

ÇOCUKLARIN ŞİKAYETLERİ

  • Büyüklerin anlayışsızlığı ve baskısı,onur kırıcı davranışlar
  • Arkadaş edinmede güçlük
  • Kız-erkek arkadaşlığının olmaması,
  • Kız erkek arkadaşlığının aile ve çevre tarafından anlaşılmaması ve karşı çıkılması
  • Boş zamanlarını etkin bir biçimde değerlendirecekleri yerlerin,olanakların olmaması
  • Evde ve okulda dayağın bir eğitim aracı olarak kullanılması
  • Cinsel sorunlarını aile üyeleriyle konuşamamak
  • Çocuk yerine konmak,ana-babaya karşılık verememek
  • Ana-babanın arkadaş seçimlerine karışmaları
  • Yeni tanıştıkları insanlarla rahat konuşamamak
  • İzinsiz dışarı çıkamamak
  • Kendine güven duymamak,sık sık yaptığı hatalardan dolayı utanmak
  • Ölüm korkusu,dini konulara aşırı eğilim,neyin doğru neyin yanlış olduğunun araştırılması
  • Dikkati toplayamamak,Ders çalışırken zamanını iyi değerlendirememek
  • Ders çalışmasını engelleyecek bir çok yan uğraşların olması

Arkadaşlarıyla ilişkisi:

  • Ergen için arkadaşları çok önemlidir.
  • Arkadaşlarının kendisi için ne düşündüğü çok önemlidir.
  • Bu dönemde ergenler kendi aralarında arkadaş grupları oluştururlar.
  • Bu grupların kendi aralarında yazısız kuralları vardır. Kurallarına uyan kişileri gruplarına alırlar.
  • Her ergen bir arkadaş grubunda olmak ister.
  • Erkeklerin kurdukları gruplar daha kalabalıktır, ilişkiler yüzeyseldir.
  • Kızlardan oluşan gruplar daha küçüktür, ilişkiler ise daha sıkıdır.
  • Ailesi içinde geçimsizlik ve dengesizlik olan ergenlerde, bir baskı hakim ise masum arkadaş grupları yerine çeteye yönelir.

Kız-erkek ilişkisi:

  • Ergenliğin ortalarına doğru, karşı cinse olan ilgi artar.
  • Ergen, karşı cinsin ilgisini çekebilmek için giyim kuşamına dikkat eder.
  • Ergenlik dönemiyle ilgili duygular:
  • Kızlar, erkeklerden daha erken duygusal olgunluğa ulaşır ve duygularını kontrol edebilirler.
  • Ergenin duygularında bir yoğunlaşma görülür, bunu ergen dışarı vurma ihtiyacı güder.
  • Ergen yaşadığı olumsuz duyguları bağırarak, ağlayarak, el – kol hareketleri yaparak belli eder.
  • Ergenin yaşadıkları olumlu duygularsa ergen şiir yazar, öykü yazar ya da hatıra tutar.
  • Ergen duygularını daha çok arkadaşlarıyla paylaşmaktan hoşlanır.
  • Aşık olmak bu dönemde baskın bir duygudur. Bazen bunu karşı cinse belli edebilir, bazen de duygularını saklamayı tercih edebilir.
  • Bu dönemde aşırı şekilde hayal kurma görülür.
  • Ergende yalnız kalma isteği vardır.
  • Ergen, sosyal ilişkilerden korkar.
  • Sevgi, ergenin ihtiyacı olan bir duygudur.

Soyut işlemler:

  • Genelleme, tümdengelim – tümden varım zihinsel işlemleri rahatlıkla yapabilir.
  • Bir sorunun çözümünde bir çok faktörü görebilir ve ele alabilir.
  • Mecazi söyleyişi anlayabilir.
  • Miza ve espri anlayışı da gelişmiştir.
  • Mantık oyunlarını sever ve onlarla uğraşır.
  • Tartışmalara katılmayı sever.
  • İnsanlık, hürriyet, adalet ve din gibi soyut kavramları anlamaya başlarlar ve düşünebilirler.
  • Kişiye, yere ve zamana göre değişen görece kavramlar da bu dönemde edinilir.
  • Kuralların değişebileceğini kavramaya başlar.
  • Ergen kendi kendini çok eleştirir, kendini çok eleştirdiği için de herkes tarafından eleştirildiğini sanır.
  • Sanki herkesin dikkati onun üzerindedir, herkes onun dış görünüşüne çok önem vermektedir.
  • Ergenin ben merkezci düşünce biçiminin diğer bir özelliği de kendi düşüncesinin, kendi inançlarının en doğru en orijinal olduğunu sanmasıdır.

Ergen bir çelişkiler dünyasında yaşamaktadır. Bir yandan çevresindekilerin kendisine ilişkin düşüncelerine çok önem verirken, bir yandan da kendisini herkesten daha akıllı sanmaktadır.

Ergenler kendilerini olduğu gibi yargılamadan kabul eden, sevgi, saygı gösteren, güven ve destek veren özdeşim modelleri ile karşılaşma şansına sahip olurlarsa, sağlıklı bir kimlik geliştirebilirler.

Ergenlik dönemi, kısaca bireyin çevresiyle ve kendisiyle çatışma halinde olduğu bir dönemdir.

Benzer İçerik:

REHBERLİK

Benzer İçerikler:

İlginizi Çekebilir:
Kapalı
Başa dön tuşu