Biyografi Türünün Gelişimi ve Türk Edebiyatında Biyografi

Biyografi Türünün Gelişimi ve Türk Edebiyatında Biyografi

Biyografi Türünün Gelişimi ve Türk Edebiyatında Biyografi

Belgelere dayalı olarak yazılan bu türün ilk örneğini eski Yunan’da Plutarkhos vermiştir. Divan edebiyatında “tezkireler” biyografi türünün bizdeki ilk örnekleri olarak kabul edilebilir. Şair tezkirelerinde (“şuara tezkireleri), şairlerin hayatları, yetenekleri hakkında bilgiler verilir.

Mensur veya manzum olarak kaleme alınabilen tezkirelerimizin ilk örneği olarak Ali Şir Nevâî‘nin Mecâlisü’n- Nefâis’i kabul edilir. 16. yüzyılda Sehi Bey’in Heşt Behişt’i, Ahdi’nin Gülşen-üş Şuara’sı, Aşık Paşa’nın Meşa’irü’ş-Şuara’sı Anadolu sahasındaki ilk tezkireler olması bakımından mühimdir.

Mithat Cemal Kuntay’ın “İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy”u, Abdülhak Şinasi Hisar‘ın ” Yahya Kemal’e Veda”sı, Ayşe Sarısayın’ın “Unutulmaz Bir Atlı: Erdal Öz”‘ü biyografi örneklerimizdendir.

Biyografinin Genel Özellikleri
  • Biyografi yazımında amaç anlatılan kişinin yaptıklarını sağlıklı bir şekilde okuyucuya iletmektir.
  • Ünlü kişilerin yaşamları, bir başkası tarafından üçüncü kişili anlatımla verilir.
  • Biyografisinin kronolojik bir şekilde verilmesine dikkat edilir ve anlatılan kişinin hayat hikâyesi ayrıntılara varıncaya kadar verilmesine özen gösterilir.
  • Öyküleyici bir anlatımın tercih edildiği biyograilerde anlatılan kişilerin sevinçleri, kederleri, başarıya giden yolun aşamaları akıcı bir üslupla işlenir.
  • Biyograisi yazılacak kişinin hakkında basında çıkan veya resmi evraklarda yer alan bilgiler taranmalıdır.
  • Biyograilerin tarihin daha iyi anlaşılmasında belge özelliği gösterebileceği ihtimali unutulmamalıdır.
  • İlk biyografi örneği eski Yunan’da Plutarkhos tarafından kaleme alınırken, bizdeki ilk örnek Ali Şir Nevâî’nin Mecâlisü’n- Nefâis’idir.
Biyografi Örneği:

İbn-i Sina

Asıl adı Hüseyin’dir. 980 yılında Buhara’nın Afşin köyünde dünyaya geldi. İlköğrenimini doğum yeri olan Buhara’da yaptı. Daha beş-altı yaşlarındayken çeşitli hocalardan matematik, hukuk, mantık ve felsefe öğrendi. Aristotel ve Farabi’den etkilenerek metaizik konularıyla da uğraşan İbn-i Sina, asıl ününü tıp konusunda gösterdi. Bu konuda

teorik olarak öğrendiklerini hastalar üzerinde uygulamaya koyarak hekimliği bilimsel temellere oturtu. Çağının Buhara sultanını başarılı bir şekilde tedavi etmesi üzerine saraya alınan İbn-i Sina, buradaki kitaplardan faydalanarak tıp biliminde seçkin bir yere geldi. 11. Yüzyılda Samanoğulları iktidarının sona ermesiyle Harzem hükümdarının hizmetine girip, Hemedan Emirini tedavi etti. Tedavideki başarısından dolayı hükümdara vezir olan İbn-i Sina, hükümdarın ordu icraatını tenkit edince hapsedildi. Aralarında Kitabül Kanun Fit-Tıp adlı eserinin de bulunduğu birçok eserini burada yazan İbn-i Sina kıyafet değiştirerek İsfahan’a çıktı Buradaki yönetimden büyük itibar gördü. Bir süre sarayın ilozolar ve bilginler kuruluna başkanlık ettikten sonra, bazen sarayda bazen hapiste sürdürdüğü hayatını 1037 burada noktaladı.

Başta tıp olmak üzere biyoloji, jeoloji, astronomi, izik, matematik ve felsefe gibi birçok değişik bilim dalına önemli katkıları oldu.

Bağırsak sistemi hastalıklarının su ve toprak yoluyla yayılma gösterdiğine dikkat çekti. Bağırsak solucanı, menenjit, göğüsteki iltihaplanmalar ve karaciğer apsesi üzerine detaylı incelemeler yaptı. Sarılık hastalığının ilacını ve tedavi şekillerini buldu. Hastalıkların teşhisinde nabzın önemi ve el ile muayene metodu da yine ona aitir. Şarbonu da ilk defa o tarif eti ve şeker hastalarının idrarında şeker bulunduğunu da ilk defa o teşhis eti.

Cilt hastalıklarıyla da uğraştı. Bilhassa ameliyata şiddetli ağrıları hailetmek amacıyla ilaç geliştirdi. Yine bitkilerden elde etiği başka bir ilacı ise yılan sokmasına karşı kullanılan pan zehiri oluşturmuştur.

İbn-i Sina’yı büyük üne kavuşturan bir başka yönü ise psikolojik hastalıkların tedavisinde gösterdiği üstün kabiliyetir. Birçok ülkede ruh hastası olarak kabul edilmeyen, ateşlere atılan ve deli diye nitelendirilen insanları tedavi eti.

Yukarıda belirtiğimiz gibi İbn-i Sina çalışma alanı olarak sadece bir dalı seçmemiş, değişik bilim dallarında çalışmalar yapmıştır. İbn-i Sina’nın küçüklü büyüklü 726 eseri mevcuttur.

Kaynakça:

*Abdülhakim Koçin, Bilim ve Teknik Dergisi, 2004
*İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları

Ayrıca bakınız->> Biyografi (Yaşam Öyküsü) -Otobiyografi (Özyaşam Öyküsü)

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu