18. Yüzyıl Aşıkları Özellikleri Temsilcileri

18. Yüzyıl Âşıkları Özellikleri Temsilcileri

18. Yüzyıl Âşıkları

18. yüzyıl, yetişenşen âşıklar açısından âdeta bir duraklama dönemi havasını vermektedir. XVII. yüzyıldaki başarılı âşıkların yerini âdeta geleneği zorla yürütmeye çalışan onlarca âşık almıştır.

İçlerinde XVII. yüzyıl ile karşılaştırılabilecek güçte bir âşığımız yoktur. Bunun sonucu olarak yüzyılın âşıkları alfabe sırasına göre haklarında bulunabilen bilgilerle tanıtılmaya çalışılacaktır.

  • Abdî

1166/1752 yılında Mekke’ye gidip üç yıl kaldıktan sonra döndüğünü göz önüne aldığımızda, yüzyılın ilk çeyreğinde doğduğunu söyleyebiliriz.

Sun’î, şairnâmesinde Abdî’nin Şarkî ile birlikte Bağdat’a şan veren bir şair olduğunu söylemektedir.

XVII. yüzyılın ünlü âşıkları Aşık Ömer ve Gevherinin etkisinde kalmıştır. Hece vezninin yanı sıra aruzla yazdığı şiirleri de vardır.

  • Âgâhî

Bulunan bir cönkte XVIII. yüzyıla kadar olan âşıkların adı geçtiği için, Âgâhî de bu yüzyılın âşığı olarak kabul edilmektedir. Hızrî’nin şairnâmesinde adı geçen Âgâhî’nin âşığımız olabilme ihtimali yüksektir.

  • Âşık Ahmed

Avusturyalıların Bosna’ya yaptıkları seferle ilgili olarak yazdığı bir destandan hareketle (1737), XVIII. yüzyıl âşığı olduğunu söyleyebiliriz.

  • Âşık Ali

1714 yılında Nasuh Paşa’nın öldürülmesi üzerine söylediği şiirden hareketle, yaşadığı dönemi belirleyebilmekteyiz.

  • Âşık Bağdadî

Bağdadî mahlasını almasından dolayı âşığın Bağdatlı olduğunu söyleyebiliriz. Bağdadî şiirlerinde III. Selim (1761-1808)’den saygı ile söz etmektedir.

  • Âşık Derûnî

Elimizde bulunan bir destanındaki olaylardan hareketle, 1799’da hayatta olduğunu söyleyebiliriz.

  • Âşık Halil

III. Selim (1761-1808) döneminde yaşayan âşık Bursalı’dır. Hece ile yazdıklarının yanı sıra, aruzla yazılmış şiirleri de vardır. Ömrünün sonuna doğru yazdığı şiirlerinde dinî ve tasavvuf) konuları işlemiştir.
Şairnâmelerde Âşık Halil’den söz ediliyorsa da, mahlaslar karıştığı için bunun hangisi olduğunu tespit etmek zordur.

  • Âşık Nigârî

Fuad Köprülü, Konyalı olabileceğinden söz eder. Bir destanında 1807 yılındaki bir isyanı işlemesinden dolayı, XVIII. yüzyılda yaşadığını tespit edebiliyoruz. Destandaki tasvirlere bakılacak olursa, Nigârî bu isyana katılmış olabilir.

  • Levnî

Levnî, XVIII. yüzyılın en önemli âşığıdır. Edirneli olan âşığın asıl adı Abdülcelil Çelebi’dir. Levnî âşıklığının yanı sıra ressamlığı, minyatür ustalığı ve hattatlığı ile de dikkati çekmektedir. Atalarsözü Destanı ve Selanik-istanbul yolculuğunu konu alan Tekerlemesi türünde ilk örnekler olması bakımından önemlidir. Edirne’den istanbul’a göç eden Levnî, 1733 yılında burada vefat etmiştir.

Âşık Ömer’in resmini yapmasına bakılırsa, âşıklarla dostluk içerisindedir. Levnî mahlası ise renk dünyasını işaret etmektedir.

Hızrî’nin şairnâmesinde Levnî’den söz edilmektedir.

  • Talibî

XVIII. yüzyılın ortalarında Tokat ilinin Zile ilçesinde doğmuş ve 80 yaşlarında (1813) burada vefat etmiştir. Turhal şeyhi Mustafa Efendi’nin halifesi olan Talibî’nin imparatorluğun başkenti İstanbul’da kabul görmesine bakılırsa, döneminin ünlü âşıkları arasındadır.

Zileli Fedâî, Raşidve Es ‘ad onun çıraklarıdır. Dinî ve tasavvufî şiirlerin yanı sıra, lirik şiirler de yazmıştır. Gubarî’nin şairnâmesinde adı geçmektedir.

Kaynak: Prof.Dr. Ali Berat ALPTEKİN, Türk Halk Şiiri

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu