Behçet Necatigil

Behçet Necatigil Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Behçet Necatigil (Tam adı: Mehmet Behçet Gönül)
(D: İstanbul, Fatih, Atik Ali Paşa, 16 Nisan 1916 – Ö: 13 Aralık 1979, İstanbul) Şair, Yazar.

Behçet Necatigil

Bedri Tezgit, İzzet Geyve, Küçük Muharrir takma adlarını da kullandı. Babası Kastamonulu Mehmet Necati Gönül, vaizlik, müftülük yaptı, Sarıyer müftülüğünden emekli oldu. Annesi Fatma Bedriye Hanım, Geyveli Müderris Hafız İbrahim Hakkı Efendi’nin kızıydı, mide humması hastasıydı. Fatih yangınında yaşadıkları konak da yanınca, zayıf bünyesi bu ağır şoku kaldıramadı. Necatigil iki yaşındayken, yaşamını yitirdi (1896-1918). Bir süre ona Karagümrük’te anneannesi baktı. Sonra babasının Beşiktaş’ta bir saray memurunun kızı olan Saime Hanım’la evlenmesiyle yaşamı anneannesiyle babasının evi arasında geçmeye başladı. Babasının bu evlilikten iki kızı oldu (Sabahat, 1921 ve Fahamet, 1923). Behçet Necatigil ilkokula başlayacağı yıl, anneannesinin de hastalanması üzerine, Karagümrük’ten Beşiktaş’a, babasının yanına geri döndü ve 1923’te Beşiktaş Çevri Usta Okulu’na başladı. Babasının Singer dikiş makineleri firmasında müfettiş olarak işe başlaması üzerine ailesiyle birlikte Kastamonu’ya taşındılar. Son sınıfı Kastamonu Muallim Tatbikat Mektebi’nde okudu ve 1927’de mezun olarak Kastamonu Lisesi’nde ortaöğrenimine başladı. Ancak, yıllar önce yetersiz beslenme ve bakımsızlık nedeniyle başlamış olan hastalığı “adenit tüberküloz” yüzünden öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. Aile yeniden İstanbul’a taşındı. İstanbul’da ameliyatlar ve elektrik tedavileriyle geçen uzunca bir süreden sonra öğrenimine 1931 yılında Kabataş Lisesi’nde, orta ikinci sınıftan yeniden başladı ve 1936’da okulun edebiyat bölümünden birincilikle mezun oldu.

Edebiyata olan ilgisi, Kastamonu’da, ortaokul yıllarına dayanır. Şair Zeki Ömer Defne edebiyat öğretmeniydi, onu hep yazması için destekledi. Defterine 23 Ocak 1930 günü: “Yarının iyi bir kalemine sahipsin. Boş durma, oku!” diye yazdı. Necatigil ortaokul yıllarında dergi çıkarmaya başladı. Kendi ifadesiyle “17 Ekim 1927’den itibaren eskilerin eser-i cedid dedikleri kâğıtları ‘El-Marifet’ matbaası adını verdiği hususi matbaasında (yani kendi el yazısıyla) doldurarak hazırladığı Küçük Muharrir adındaki bu dergiyi, 14. sayısıyla birlikte birinci cildini kapamış ve iki yıllık bir tatilden sonra 20 Haziran 1932’den itibaren ikinci cildine başlayarak 12 sayı daha çıkmış”. Bugüne kadar saklanmış olan bu dergilerin okuyucuları arkadaşları ve akrabalarıydı.

Aynı yıllarda, Akşam gazetesinin haftalık Çocuk Dünyası sayfasına “Küçük Muharrir” imzasıyla şiirler, fıkralar, hikâyecikler yazdı. 1931-1933 yılları arasında sürdürdüğü bu çalışmalarının karşılığında, yıllar sonra bir röportajda dediğine göre, dergi yönetiminden telif ücreti de aldı, telif ücreti yerine çikolata ve bonbon da…

Necatigil Kabataş Lisesi’ni bitirdi, Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne devam etti. Bu arada Alman Filolojisi’ndeki bazı derslere konuk öğrenci olarak katıldı ve ilk ders yılı sonunda “Deutscher Akademischer Austauschdienst” kuruluşunun davetlisi olarak bursla Berlin’e gönderildi; dört ay Almanya’da kalarak Berlin Üniversitesi’nin dil kurslarına katıldı. Yüksek öğrenimini 1940 yılında tamamladı, okulu birincilikle bitirdi. Aynı yıl Kars Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atandı.

İklim koşullarına uyum sağlamakta güçlük çekip hastalanması üzerine 1941 yılında Zonguldak Çelikel Lisesi’ne, 1943 mart ayında da İstanbul’a, Pertevniyal Lisesi’ne tayin edildi. İki ay sonra, yaz dönemine girince yedek subaylık için başvurarak Ankara’ya gitti. Temel eğitim sonrası askerlik görevini İzmir’de levazım subayı olarak yaptı (ekim 1943-kasım 1945) ve terhis olmasının ardından İstanbul’a, on beş yıl süreyle çalışacağı Kabataş Lisesi’ne atandı (aralık 1945).

İlk şiir kitabı Kapalı Çarşı da aynı yıl yayımlandı. Yine aynı yıl, İstanbul Üniversitesi Alman Filolojisi’ne kaydını yaptırarak iki yıl süreyle, öğretmenliği ve öğrenciliği birlikte sürdürdü. İki yıl sonra, lisedeki ders saatleri arttığı için, modern Almanca sertifikası alarak Alman Filolojisi’ndeki öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.

Zonguldak’tan İstanbul’a döndükten bir süre sonra, 1948 yılında Edebiyat Fakültesi öğrencisi olan ve o dönemde Sarıyer Ortaokulu’nda stajyer öğretmen olarak çalışan Huriye Korkut’la tanıştı. Ağustos 1949’da Necatigil’in ailesinin yaşadığı Beşiktaş, Valideçeşmesi, Dibekçi Kamil Sokağı (şimdi Enis Akaygen Sokağı), 22 numaralı evde, aile arasında kıyılan bir nikâhla evlenerek yine Valideçeşmesi, Setüstü Sokak, 22 numaralı kiralık eve taşındılar. 1951 yılında ilk kızları Selma dünyaya geldi. 1955 yılında, Beşiktaş Camgöz Sokağı’ndaki 22 numaralı ahşap evi satın alarak oraya taşındılar. 1957 yılında küçük kızları Ayşe doğdu. 1964 yılında yine Beşiktaş’ta, Nüzhetiye Caddesi üzerindeki Deniz Apartmanı’nın bir dairesini satın alarak oraya taşındılar. Necatigil, ölümüne dek bu apartmanın 23 numaralı dairesinde yaşadı.

Necatigil, 1960 yılında Çapa Eğitim Enstitüsü’ne tayin edildi ve 1972 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Emeklilik dönemini, evinde yoğun bir biçimde çalışarak geçirdi. 1979 yılının kasım ayında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırıldı. Kısa bir tedavi döneminin ardından, 13 Aralık 1979 tarihinde aramızdan ayrıldı. İstanbul’da Zincirlikuyu mezarlığında yatıyor. Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü, 1980’den beri veriliyor.

1960 yılında yayımlanan Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü’nde, şiir serüvenini şöyle özetledi:

“İlk şiiri lisede öğrenciyken, Varlık dergisinde çıkmıştı (ekim 1935). Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı. Arada biçim yenileştirmelerinden ötürü yadırgandığı da oldu, ama genellikle, eleştirmenler, onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler.”

Necatigil’in “Eski Sokak” şiirine konu olan Camgöz Sokağı’nın adı artık “Behçet Necatigil Sokağı”. Ölümünün ardından, 1987 yılında yakın arkadaşlarının çabaları ve basının da desteğiyle, yaklaşık on yıl yaşadığı sokağın adı Belediye tarafından “Behçet Necatigil Sokağı” olarak değiştirildi. Şehr-i İstanbul Derneği de sanatçıların evlerini belgelemek amacıyla yaptığı çalışma kapsamında, 19 Mart 2005 günü düzenlenen bir törenle Behçet Necatigil’in 1964 yılından 1979 yılında ölümüne dek yaşadığı Deniz Apartmanı’nın girişine bir plaket koydu.

Behçet Necatigil, Eski Toprak’la 1957 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, Yaz Dönemi kitabıyla da TDK 1964 Şiir Ödülü’nü aldı. Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü, 1980 yılından beri veriliyor.

Behçet Necatigil’in Eserleri

Şiir:

  • Kapalı Çarşı (1945),
  • Çevre (1951),
  • Evler (1953),
  • Eski Toprak (1956),
  • Arada (1958),
  • Dar Çağ (1960),
  • Yaz Dönemi (1963),
  • Divançe (1965),
  • İki Başına Yürümek (1968),
  • En, Cam (1970),
  • Zebra (1973),
  • Kareler Aklar (1975),
  • Beyler (1978),
  • Söyleriz (1980),
  • Sevgilerde (1976, son üç kitabı dışında, önceki kitaplarından seçmeler),
  • Eine verwelkte Rose beim Berühren, Solgun Bir Gül Dokununca (1988, şiirlerinden seçmeler, haz. ve Almancaya çev. Yüksel Pazarkaya),
  • Silinir Ayak İzleri (seçmeler, 2003).

Radyo oyunları:

  • Yıldızlara Bakmak (iki oyun, 1965),
  • Gece Aşevi (beş oyun, 1967),
  • Üç Turunçlar (altı oyun, 1970),
  • Pencere (dört oyun, 1975).

Düzyazı:

  • Bile, Yazdı (1979),

Antolojileri:

  • Küçük Mitologya Sözlüğü (1957, yenilenmiş basımı 100 Soruda Mitologya adıyla, 1969),
  • Edebiyatımızda isimler Sözlüğü (1960),
  • Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü (1979).

Mektup:

  • Mektuplar (1989, ölümünden sonra.),
  • Serin Mavi (1999, ö.s.).

Çevirileri:

  • Türk Halk Kitapları (Otto Spies, 1941),
  • Bir Haylazın Hayatı (Joseph von Eichendorff, 1946),
  • Malte Laurids Brigge’nin Notları (Rainer Maria Rilke, 1948),
  • Sis (Miguel De Unamuno, 1948),
  • Sonbahar Yıldızları Altında (Knut Hamsun, 1949),
  • Dünya Nimeti, (Knut Hamsun, 1949),
  • Açık Deniz Kıyısında (August Strindberg, 1951),
  • Morbacka (Selma Lagerlöf, Salah Birsel’le, 1952),
  • Venedikte Ölüm (Thomas Mann, 1952),
  • Victoria (Knut Hamsun, 1952),
  • Korku (Stefan Zweig, 1953),
  • Yaman Adam (Miguel de Unamuno, 1954),
  • Tedirgin Gece (Albrecht Goes, 1954),
  • Pan (Knut Hamsun, 1954),
  • Serserilik Günleri (Knut Hamsun, 1955),
  • Açlık (Knut Hamsun, 1956),
  • Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Erich Maria Remar-que, 1956),
  • Küçük Mitologya Sözlüğü (Dr. Otto Hitbrunner, 1957),
  • Benoni (Knut Hamsun, 1960),
  • Kapıların Dışında (Wolfgang Borchert, 1962),
  • Fareler (Gerhart Hauptmann, 1962),
  • Martı (Anton Çehov, 1963),
  • Fener Gece ve Yıldızlar (Wolfgang, Borchert, 1963),
  • Gençlik Güzel Şey (Hermann Hesse, Kâmuran Şipal’la,1963) ,
  • Dönemeç (Tankred Dorst, 1964) ,
  • Kara Kız (Tankred Dorst, 1965) ,
  • Ve O Hiç Bir Şey Demedi (Heinrich Böll, 1966),
  • İtiraf (Wilhelm Von Scholz, 1966),
  • Göçebe (Knut Hamsun, 1968),
  • Rosa (Knut Hamsun, 1968),
  • Şarkılar Kitabı (Heinrich Heine, 1972),
  • Kör Baykuş (Sadık Hidayet, 1977),
  • Andersen Masalları (Christian Andersen, 1977),
  • Son Bölüm (Knut Hamsun, 1980),
  • Yalnızlık Bir Yağmura Benzer, Çeviri Şiirler (1984),
  • Uçarı (Knut Hamsun, 1990).

Bütün yapıtları:

  • Hilmi Yavuz ve Ali Tanyeri’nin hazırladığı Bütün Eserleri Cem Yayınevi tarafından 7 cilt olarak basıldı: 1. (İlk beş şiir kitabı, 1981), 2. (6.-11. şiir kitapları, 1982), 3. (Son üç şiir kitabı), 4. (Yayımlanmamış Şiirler, 1985), 5. (Bile, Yazdı ve Yazılar, 1983), 6. (Konuşmalar, Konferanslar, 1983), 7. (Radyo Oyunları, 1985).
  • Bütün Eserleri, 1993 yılından bu yana Yapı Kredi Yayınlan tarafından yeniden yayımlanıyor.

Ödülleri:

  • 1957 Yeditepe Şiir Armağanı Eski Toprak ile
  • 1964 Türk Dil Kurumu 1964 Şiir Ödülü Yaz Dönemi ile

Behçet Necatigil Şiirlerinden Örnekler

SEVGİLERDE

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.

GİZLİ SEVDA

Hani bir sevgilin vardı
Yedi-sekiz sene önce
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce

Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan-burdan
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan

Seni sordu
Hiç değişmedi dedim
Bildiğin gibi
Anlıyordu

Mesutmuş, kocasını seviyormuş
Kendilerininmiş evleri
Bir suçlu gibi ezik
Sana selam söyledi

AŞK DUYARLIĞI

Uzanır fildişi turlarına
Perdeleri çekili odaların birinde
Sabırsız, gergin ve usta parmaklar
Ve çalınır kızlığı, dolendo

Gecenizde ansızın duyduğunuz sestir bu

Hep kendi dünyasında olacak biliyordu
Üstelik ne kadar var görmedi
Nasıl duyar? Duyar
Ve alınır yalnızlığı, dolendo

Gecenizde ansızın döktüğünüz yastır bu

YALNIZLIK

Yalnızlık bir yağmura benzer,
Yükselir akşamlara denizlerden
Uzak, ıssız ovalardan eser,
Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir
Ve kentin üstüne göklerden düşer.

Erselik saatlerde yağar yere
Yüzlerini sabaha döndürünce sokaklar,
Umduğunu bulamamış, üzgün yaslı
Ayrılınca birbirinden gövdeler;
Ve insanlar karşılıklı nefretler içinde
Yatarken aynı yatakta yan yana:

Akar, akar yalnızlık ırmaklarca.

Rainer Maria RİLKE
Çeviri : Behçet NECATİGİL

SOLGUN BİR GÜL DOKUNUNCA

Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca

Ya büyük şehirlerin birinde
Geziniyor kalabalık duraklarda
Ya yurdun uzak bir yerinde
Kahve, otel köşesinde
Nereye gitse bu akşam vakti
Ellerini ceplerine sokuyor
Sigaralar, kağıtlar
Arasından kayıyor usulca
Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca

Ya da yalnız bir kızın
Sildiği dudak boyasında
Eşiğinde yine yorgun gecenin
Başını yastıklara koyunca

Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda
Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca

Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlarla takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar, ya da anılar boyunca

Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca

Ayrıca bakınız ⇒

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu