Umut Üzerine Şiir Seçkisi

Umut (Ümit) Üzerine Şiirler

Umut (Ümit) Üzerine Şiirler

Umut Üzerine Şiir Seçkisi

TDK Türkçe Sözlükte “Umut, Ümit Nedir?”

1. (isim) Ummaktan doğan duygu, ümit:

  •  “Bu umudum şimdi yavaş yavaş ölüyor.” – Halide Edip Adıvar

2. (isim) Bu duyguyu veren kimse veya şey, ümit:

  • Kızı onun tek umuduydu.

3. (isim) Olması beklenilen veya olacağı düşünülen şey, ümit.

Atasözleri, Deyimler, Birleşik Fiiller:

umuda düşmek: gerçekleşeceğine inanmak, umut etmek.

umuda kapılmak: olacağını düşünmek, hayal etmek.

umudu (veya umudunu) üzmek: umudu kesmek.

umudu boşa çıkmak: beklentisi, umudu gerçekleşmemek, hayal kırıklığına uğramak.

umudu kırılmak: bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği inancına varmak.

umudunu kesmek: artık olacağını beklememek.

umudunu kırmak: umut kesmesine yol açmak.

umudu sönmek: umudu kalmamak.

umut bağlanmak: olmasını, olacağını ummak.

umut beslemek: bir şeyin olabileceğini beklemek, ummak.

umut bırakmak: bir kimsede umut uyandırmak, umut vermek.

umut etmek: ummak, beklemek.

umut kesmek: 1. umudunu kesmek.

2. bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği inancına varmak, ummaz olmak:

  • “Senden umutlarını kesmişler, sağ olsun da zararı yok, yazmasın diyorlar.” – Sait Faik
    Abasıyanık.

umut serpmek: umutlandırmak.

umut uyanmak: umut doğmak, umut belirmek.

umut vermek (veya vadetmek): bir kimsede umut uyandırmak, bir kimseye güven vermek:

  • “Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var.” – Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler:

umut dünyası: Gerçekleşmesi çok zor olan şeyleri ummanın hoş görülmesi gerektiğini belirten bir söz, ümit dünyası.

umut ışığı: Umutlandırıcı belirti:

  • “Bir tek sığınacak yer, bir tek umut ışığı, kurtuluş yolu vardı.” – Yaşar Kemal

umut kapısı: İstenilen, arzu edilen bir şeyin gerçekleşmesi beklentisiyle özlenen durum, ümit kapısı.

umut kırıklığı: Bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği inancı, ümit kırıklığı:

  • “Ancak kısa sürede bu coşkunluğun yerini büyük umut kırıklığı almıştır.” – Metin And

umut taciri: Gerçekleştirmeyeceği vaatlerle insanları kandırarak çıkar sağlayan kimse.

—————

İnsanın hayattaki yolculuğu her zaman gökkuşakları ile bezenmiş güzel günlerden ibaret değildir. Birçok engel, zorluk önümüze çıkarak bizleri sınar. Bu sınama sırasında bazen bu olumsuz durumun sonsuza kadar devam edeceği, asla bir daha iyi olamayacağımız hissine kapılırız fakat bu, bataklığa düşmüş birinin kurtulmak için debelenip kendini daha da dibe batırmasından farksızdır. Bizler de bu olumsuz duygulara saplanarak kendimizi daha da derin karamsarlıklar içerisine çekeriz fakat bu karanlık dipten kurtulmak için bataklıktaki kişinin debelenmeyi bırakması gibi bizlerin de bu olumsuz düşüncelerinden kurtulup yerine olumlu duyguları ve düşünceleri eklemesi gerekir. Hayatımıza eklediğimiz bu olumlu, iyi düşünceler ve umutlarımız bizler için birer can yeleği görevi görür, sıkı sıkıya sarıldığımızda kurtuluşumuz için anahtar bir rolü teşkil eder.

UMUTTUR

Sen beni sevdikçe ey yar derdim atar daima”
Çünkü beni sevsen de
Güvenmezsin bana bilirim
Ama artan her şeyle birlikte yanlışlık da artar
Mesela her su gözyaşı olur
Her dönem bir hazin geçiş
Suya boşversem yanılsama
Aya baksam bir bulut
Sevgisizlikle birlikte yanlışlığın hükmü başlar

Bir düşün kaç kişiyiz bildirilerde
Şimdilik kaç paralıyız hele akşam olunca
Bunca sütsüzün kahrını çektik düşün ki
Gene de soluğumuz
Bir orman yangını sanılır oralarda buralarda
Ezildik gerçi ama horlanamadık bunu hatırlarsın
Mutlaka hatırlarsın bunu
Tut ki enver bırakır tehdidini
Ethem başlar.

Çünkü beni sevsen de bana güvenmezsin iyi bilirim
Apoletim sırmasız hatta hiç yok
Su içsem ağzımın kenarından dökerim
Neyi hatırlatır benim sana uzak bir bakışım
Bilirim
Aslında mutsuz yaşayıp gidiyoruz
Ölüme direnerek şimdilik
Şimdilik alımlı bir başka mutluluklara özenerek
Aşkımız ve mutfak rafları ve uçaklar üstünde korkumuz
Bir yudum gelecek ve mutlu saatler üstünde korkumuz
Ama birlikte biliyoruz: eğilecek bugünkü başlar

Sev beni, alış bana
Kimse ürkütemez bağlandığımız güzelliğin utkusunu
Sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev
Şimdilik bırak musluğun sızmasını damın akmasını
Bir tırnak gibi büyü domuz bir tırnak gibi
Zorlayarak her bir yanı
Çünkü biraz sonra umut başlar her günkü, başlar

Aslında bir alıştırmadır umut
Öbürlerinin azıcık nefes diye bağışladığı
-baharı beklemeye benzer-
Hain ve olmayanadır çünkü
Umutsuzluğu taşır yanında
Oysa nasıl olsa gelecektir bahar denen tarih
Önüne durulmaz mantığıyla doğanın
Yeşilden olma birim
Sudan gelme itmeyle

Umut yoktur
Kimse yoktur umut etmemeyi önleyecek
Çünkü umut kaçınılmaz gelecektir
Bütün gümbürtüsüyle
Umut kaçınılmaz gerçektir çünkü
Biri Asya’da biterken sözgelişi, Şili’de öbürkü başlar.

Turgut Uyar

HER ŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırptığı kadar hafif…
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzadı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü…
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin…
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün…
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşısındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşısındaki sana güvendiği kadar insansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin…
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

Can Yücel

BU SABAH HAVA BERRAK

Bu sabaha hava berrak,
Bu sabah her şey billurdan gibi
Gök masmavi bu sabah,
Güzel şeyler düşünelim diye.
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar.
Bulutlara hayretinden.
Işıldıyor kanat seslerinden kuşların
İlk uçtukları günün altın sevinci
Karlı dağlardır sefere çıkmış,
Vadideki suyun şırıltısında
Ben gülüm, ben karanfil, ben de yasemin diyor,
Renk renk kokularla çiçekler,
Sahiplerinden memnun evin bahçelerinde
Boy boy insan gölgeleri kımıldar
Güneşi içmiş kaldırımlarda.
Belli adım atışlarından,
İçlerinden geçen şey
Bütün erkekler delikanlı,
Bütün kadınlar genç kız,
Fakirinde refah,
Hastasında sağlık.
Sorulsa çocuk bahçesidir derim,
Karşı bayırdaki mezarlık
Bu sabah hava berrak,
Bu sabah her şey billurdan gibi

Cahit Sıtkı Tarancı

NE KADAR GÜZEL

Çayın rengi ne kadar güzel,
Sabah sabah,
Açık havada!
Hava ne kadar güzel!
Oğlan çocuk ne kadar güzel!
Çay ne kadar güzel!

Orhan Veli Kanık

UMUT YAPRAKLARI

Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular…
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.

Özdemir Asaf

ANADOLU

Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun ?

Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu’yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri…
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettin’i .
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda…
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun?
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne- üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile diş ile,
Umut ile sevda ile, düş ile.
Dayan rüsva etme beni.

Ahmet Arif

ALDIRMA GÖNÜL

Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma

Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma

Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah’a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma

Sabahattin Ali

UMUT

Yorgunsun uzaklardan gelmişsin
Yitirmişsin ne varsa birer birer.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut
Onlar da nerdeyse gitti, gider.

Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.

Taşlara düşen saat gibi
Ne artı ne eksi.
Bir sağlık, bir sevinç,
bir umut hikaye hepsi…

Cahit Külebi

UMUŞ

Bütün iyi kitapların sonunda
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
Meltemi senden esen
Soluğu sende olan
Yeni bir başlangıç vardır

Parmağını sürsen dünyaya, rengini anlarsın
Gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.

Nedensiz bir çocuk ağlaması bile
Çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.

Edip Cansever

UYAN

Hadi uyan
Gün ışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğine uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin

Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle yaşamak desin
Toprağı dinle barışmak desin
Göğü dinle sevişmek desin
Bir plak konmuş gramofona
İşte aşk, işte özlem, işte savaşmak gücü
Uyan diyor, uyansana

Hadi uyan
Sevdiğim uyan
N’olur uyan

Metin Eloğlu

ŞARKILAR

Ağladığını istemem ben ölürsem
Beni en sevdiğin halinle hatırla
Uzak bir yerde çeliştiğimi düşün
Hayatta olduğuma inan
Bir gün gelir kendiliğinden
Geçer bütün üzüntün

Her yeni gelen günü
Yeni bir ümitle beklemeli
Her yeni gün
Yeni havalarla gelir
Gece, yağan yağmurla uyursun
Sabah bir de bakarsın odan güneşli

Her gelen vapuru, treni
Yeni bir ümitle beklemeli
Her gelen vapur, tren
Yeni insanlarla gelir
Ben esmerdim güzelim
Bu sefer sarışını seversin
Aşk yaşayanlar içindir.

Necati Cumalı

YILDIZLAR

Bütün yıldızların parladığını duyarım içimde.
Bir sel gibi dolar dünya hayatıma.
Gövdemde çiçekler açar.
Gönlümde toprağın ve suyun bütün gençliği
tüter bir tütsü gibi.
Ve seslendirir bir kaval gibi bütün nesnelerin
soluğu düşüncelerimi.

Rabindranath Tagore

“UMUT” O TÜYLÜ ŞEY – RUHA KONAN –

“Umut” o tüylü şey –
Ruha konan –
Ve öter sözsüz bir melodiyi –
Ve asla kesmez – hem de asla –

Ve en tatlısı – Fırtınada – duyulur
Çoklarının içini ısıtan –
Bu küçük Kuş’ un gururunu inciten
O fırtına oldukça şiddetli olmalıdır –

Onu en soğuk ülkede duydum-
Ve en yabancı denizde –
Fakat – asla – Istırap içinde bile,
Bir tek kırıntı istemedi – benden.

YİNE ÇANLAR ÇALIYOR

Yine çanlar çalıyor- gökyüzü yine karmakarışık
Kabuk kabuk dökülüyor şu sararmış solmuş rüzgar bulutu
Islak –yıkanmış tepelere- vadilere çevrili gözlerimiz
Tohum toprağı zorluyor –dünya tomurcuklanıyor
Dalında cıvıl cıvıl bir muhabbet kuşu
Çilli bir serçe gençten bir fidana konuyor
Bir bulut geliyor üstümüze duruyor ak pak
Avare bulutlar renk renk gökyüzünde
Daha yeni çamaşırdan çıkmış dünyamız – daha dün güneşlik
Gıcır gıcır gömleklerimizi giymişiz sokaklara düşüyoruz
Dağ taş marullar büyüyor –bir mantar bağını eğmiş
Gözlerini yeni açılan tüysüz kuş yavrularında
Bir umut bir umut

Kenneth Rexroth

UMUT

Yaşamak ummaktır.
Yeşil yapraklar umar
Şu beli bükülmüş ağaç,
Yelkenler, rüzgar umar.
Bir kız tanırım, sarışın
Sevgilisini esmer umar.

Aç karnına istiklal umar
Bombay’lı amele, Cava’lı topraksız,
Hamburg’lu ana ekmek umar,
Paris’li çocuk intikam
Ben sulh umarım.
Ramazan oğlu Recep
Kışlanın duvarına vermiş sırtını
Memleketten mektup umar
Ve her talim dönüşünde,
Her nöbet çıkışında tezkere umar.

Ummaktır yaşamak.
Çık bu saatte evinden
Kilitle odanın ve kalbinin kapılarını,
Keder seni evde bulmasın,
Pişmanlık geri dönsün kapından.
Vehimlerini azat et:
Soyun hatıralarından,
Tazelensin adımlarındaki kuvvet
Doğacak günü yolda karşıla:
Yeni umutlarla başlar yeni gün;
Tahammül umuttan doğar.
Zaman bizim dostumuzdur, unutma
En az hürriyet kadar.

Ummaktır yaşamak.
İbret al, ders al geceden
Çevir başını gökyüzüne
Yıldızlara bak
Güneşli sabahların umududur yıldızlar.

Bir vedalık hükmü var hayatın,
Ölümün vakti saati sorulmaz.
Serçe kuşu gibidir umut,
Dal yorulur, serçe yorulmaz.

Suat Taşer

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu