Halit Ziya Uşaklıgil

Halit Ziya Uşaklıgil Kimdir? Halit Ziya Uşaklıgil’in Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Halit Ziya Uşaklıgil (d. 1866, İstanbul – ö. 27 Mart 1945, İstanbul)

Halit Ziya Uşaklıgil

Halit Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünun ve Cumhuriyet Dönemi yazarlarından ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Sultan Reşat devri Mabeyn Başkatibi (1909-1912), bunun yanı sıra Ayan Meclisi üyesi. Ayrıca bazı edebi yazılarını Hazine-i Evrak adlı dergide Mehmet Halit Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır.

Servet-i Fünun edebiyatının en büyük nesir (düz yazı) ustası kabul edilir. İlk büyük Türk romanı olarak kabul görmüş Aşk-ı Memnu‘nun yazarıdır.

1866’de İstanbul’da doğdu. 27 Mart 1945’te İstanbul’da yaşamını yitirdi.

“Uşakizadeler” olarak tanınan İstanbullu bir aileden Hacı Halit Efendi’nin oğlu. Fatih Askeri Rüştiyesi’nde öğrenime başladı. Babasının işleri bozulunca ailesi İzmir’e taşındı. İzmir Rüştiyesi’ne girdi. Özel Fransızca dersler aldı. Avusturyalı Katolik rahiplerin yönettiği Mechitariste Okulu’na devam etti. 1884’te son sınıftan ayrılarak babasının ticarethanesinde çalışmaya başladı. İzmir Rüştiyesi’nde Fransızca öğretmenliği yaptı. Osmanlı Bankası’nda çalıştı. İzmir İdadisi’nde Fransızca ve edebiyat dersleri verdi. 1893’te İstanbul Reji İdaresi’nde Başkatip oldu, İstanbul’a taşındı. 2’nci Meşrutiyet’in ilanından sonra reji komiserliğine getirildi. Darülfünun’da (İstanbul Üniversitesi) Batı edebiyatı ve estetik dersleri verdi. 1909’da İttihat ve Terakki’nin önerisiyle Mabeyn Başkatibi oldu. 1911’de Meclis-i Âyan üyeliğine seçildi. Daha sonra üniversiteye döndü. Siyasi görevlerle Fransa, Almanya ve Romanya’ya gitti. İttihat ve Terakki’nin iktidardan düşmesinden sonra Reji İdaresi Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirildi. Cumhuriyet’ten sonra Yeşilköy’deki yalısına çekildi.

Edebiyat yaşamına çeviriler ve şiirle başladı. İzmir’de 1884-1885 arasında Nevruz dergisini, 1886’da Hizmet gazetesini çıkardı. 1896’da Edebiyat-ı Cedide topluluğuna katıldı. Servet-i Fünun dergisinde kendisine büyük ün sağlayan romanları tefrika halinde yayınlandı. 1901’de yazarlığı bıraktı. İkinci Meşrutiyet’ten sonra tekrar yazmaya başladı ama 1923’e kadar bunları yayınlamadı. İzmir’de yazdığı ilk kısa romanlarda acıklı, duygusal bir anlatımla karşılıksız sevgiyi konu aldı. 1895’te yayınlanan “Mai ve Siyah” romanında aşk serüvenleri ikinci planda kaldı. Şairler, gazeteciler, yazarlar, yayıncılar arasında geçen olaylar çerçevesinde o dönemin basın dünyasını anlattı. 1925’te yayınlanan “Aşk-ı Memnu” ilk büyük Türk romanı kabul edilir. Sağlam bir kurgusu ve tekniği olan bu romanda, genç ve güzel bir kadının, zengin ama yaşlı kocasına sadık kalma kararına karşın, elinde olmaksızın yasak bir aşka sürüklenmesi, olayın psikolojik nedenleri üzerinde de durularak gerçekçi bir yaklaşımla anlatılır. Romanda olay, kişiler arasındaki maddi ve manevi bağlantılarla ustaca örülmüş, hareket, betimleme ve ruh çözümlemeleri ölçülü ve dengeli olarak işlenmiştir.

Halit Ziya Uşaklıgil Hakkında Küçük Notlar:

1. Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk romanları yazan sanatçı olarak kabul edilir.
2. Servet-i Fünun döneminde roman ve hikâye türünün en önemli ismidir.
3. Eserlerinde realizm akımının etkisi görülür. En ünlü öykülerinden biri olan Kar Yağarken öyküsünde anlattığı ‘realizm’ bunun bir örneğidir.
4. Dili süslü, sanatlı ve ağırdır. Ancak yine de dili başarıyla kullanır. Alışılmıştan farklı bir cümle düzeni vardır. Romanlarında aydın kişileri anlatır. Romanları, cumhuriyet döneminde sadeleştirilebilmiştir.
5. “Mai ve Siyah” romanındaki Ahmet Cemil karakteri Servet-i Fünun sanatçısını temsil eder. Ruh tahlillerine önem verir. Kahramanları yaşadıkları çevreye uygun olarak anlatır. Romanlarında yalnız İstanbul’u anlatan sanatçı, hikâyelerinde Anadolu ve köy hayatına, kasabalardaki yaşayışa yer vererek İstanbul dışına çıkmıştır.
6. Uşak’ta bir okula ismi verilmiştir.
7. Atatürk‘ün eşi Latife Uşşaki’nin amcasıdır.
8. Mezarı İstanbul Bakırköy’de bulunmaktadır.

Halit Ziya Uşaklıgil’in Eserleri ve Özellikleri

1. ROMANLARI

(İlk dört eser sanatçının İzmir dönemine aittir.)

1. a. Sefile (1886)

  • Halit Ziya’nın ilk romanıdır.
  • Ahmet Mithat‘ın romantik bir karakter taşıyan Henüz On Yedi Yaşında adlı eserinin antitezi olarak kaleme alınmıştır.
  • Bir genç kızın aşkı yüzünden fuhuş bataklığına sürüklenişi anlatılmıştır.
  • Bu romanda fuhuş ve alkolizmin sosyal boyutunu irdelenmiştir. Bu yönüyle güçlü bir toplumsal içeriğe sahiptir.
  • Determinist bir kurgu söz konusudur.
  • Ömer Faruk Huyugüzel’e göre ilk realist hatta natüralist romandır.

1. b. Nemide (1888)

  • Bireysel bir konuya eğilim söz konusudur.
  • Daha çok romantik bir eser olarak değerlendirilir.
  • Halit Ziya romanında önemli hususlardan biri olan ev içi veya konak tasvirlerine İlk defa bu eserde rastlanılmaktadır.

1. c. Bir Ölünün Defteri (1890)

  • Roman tarzının ve dilinin tam bir istikrara kavuştuğu eserdir.
  • 93 Harbi’nin izlerine rastlanılmaktadır.
  • Üçlü aşk kalıbı kullanılmıştır. Yani aynı kıza âşık olan iki delikanlının hikâyesi anlatılmıştır.
  • Vecdî, Nigâr, Hüsam romanın ana karakterleridir.
  • Hayat karşısındaki karamsar tutumlar bir Servet-i Fünûn karakteristiği olarak eserde Vecdî aracılığıyla anlatılmıştır.
  • Kadercilik işlenmiştir.

1. d. Ferdi ve Şürekası (1894)

  • İzmir dönemi romanlarının sonuncusu ve en hacimlisidir.
  • Fakir-zengin tezadı romanda sosyal bir motif olarak işlenmiştir.
  • İsmail Tayfur, Ferdi, Hacer, Saniha romanın ana kadrosunu oluşturur.
  • Diğer romanları gibi trajik bir son söz konusudur.

1. e. Maî ve Siyah (1895)

  • Halit Ziya’nın İstanbul’a gidişinden sonra Servet-i Fünûn döneminde yazdığı ilk romandır.
  • Romanın ana karakteri, Ahmet Cemil’dir.
  • Ahmet Cemil, Servet-i Fünûn neslinin sembolüdür.
  • Bu roman edebiyatımızdaki ilk başarılı “nesil romanı” olarak kabul edilir.
  • Sanatçı Ahmet Cemil’in hikâyesi ile aslında Servet-i Fünûn kuşağını anlatmıştır.
  • Esasen İstanbul mekan olarak seçilmiş ve geniş bir sosyal çevrenin yaşamı üzerinden roman kurgusu oluşturulmuştur.
  • Bu eser edebiyatımızda bir hayal kırıklığı romanı olarak kabul görmüştür. Bu iki kelime hem romanın temelindeki çatışmayı ve romanın temasını hem de – Ahmet Cemil’in yazacağı eserin özünü ifade eder.
  • Mâi, hayali; siyah gerçeği temsil eder. (Hayal-hakikat çatışması)
  • Roman, gerçeğin galip gelişi ile son bulur.
  • Roman, mâi bir geceyle başlar ve siyah bir geceyle biter; bu da eserin sembolik yönünü ortaya koyan en önemli argümanlardan biridir.
  • Romanın süslü ve sanatlı bir anlatımı vardır.
  • Türk edebiyatı tarihinde “batılı standarlara uygun ilk büyük roman” olarak değerlendirilir.

1. f. Aşk-ı Memnu (1925)

  • Halit Ziya’nın en hacimli ve en başarılı romanıdır.
  • Bu romanın diğer romanlardan farklı olarak en önemli tarafı, kişilerinin çokluğu ve her birinin yazarın deyişiyle “hususi ve zati bir hayat yaşaması”dır.
  • Tanrısal bakış açısı ile kaleme alınmıştır.
  • Dramatik gerilimde iç çatışmanın aktarımının en başarılı olduğu Halit Ziya romanıdır.
  • Nihal ve Bihter’in birbirine paralel olarak gelişen hikayesi anlatılmıştır.
  • Romanın dili oldukça ağırdır.
  • Romanın Kadrosu:
    Melih Bey Takımı: Firdevs Hanım, kızları Bihter ve Peyker
    Adnan Bey ve çevresi: Nihal, Behlül, Bülent
    Yabancılar: Matmazel de Corton
    Hizmetkarlar: Beşir, Şakire Kalfa

1. g. Kırık Hayatlar (1924)

  • Servet-i Fünûn dönemi romanlarının üçüncüsüdür.
  • Bu romanın tefrikası yarım kalmış ve 1924 yılında kitap olarak yayımlanmıştır.
  • Bu romanın en önemli farkı; sade bir anlatım ve geliştirilen toplumsal bakış açısıdır.
  • Romanın ana karakteri Doktor Ömer Behiç’tir.

1. h. Nesl-i Ahir

  • Halit Ziya’nın son romanıdır.
  • Siyasi bir mahiyet taşıyan tek romanıdır.
  • Ölümünden sonra sadeleştirilerek tefrika edilmiştir.
  • II. Meşrutiyet öncesi istibdat İstanbul’unun sosyal ve siyasi manzarası çizilmiştir.
  • Süleyman Nüzhet, romanın ana karakteridir.

2. BÜYÜK HİKÂYELERİ

2. a. Bir Muhtıranın Son Yaprakları (1889)

İçine kapanık ve aşırı duyarlı Necip’in kendisini derin bir melankoliye, bezginliğe kaptırarak insanlardan kaçıp tenha bir köye sığınışı ve burada melankolisinin sonucu olarak yakalandığı beyin hummasından dolayı ölümü anlatılmıştır. Hikâye, Necip’in tutmuş olduğu notlardan oluşmaktadır.

2. b. Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası (1889)

  • İyimser havasıyla “Bir Muhtıranın Son Yaprakları” adlı eserden ayrılır.
  • Mutlu bir evlilikle sonuçlanan şairâne ve ideal bir aşk anlatılmıştır.
  • Öykünün iki ana karakteri, Cevat ve İclal’dir.
  • Teatral yapıdan da izler vardır bu öyküde.
  • Öykü, mektuplar üzerinden kurgulanmıştır.

2. c. Deli

  • İstibdat yönetimince yanlış yorumlanabileceği endişesiyle tefrikası yarım kalan bir öyküdür.
  • Kısa cümleli ve çok sade bir üsluba sahiptir.
  • Paranoya özellikleri gösteren bir kişinin ruhsal durumu anlatılmaya çalışılmıştır.
  • Bu öyküdeki bazı motifler daha sonra Bir Ölünün Defteri adlı eserde kullanılmıştır. (Hatıra defteri)

2. d. Bu muydu?

  • Mektuplaşmanın yanı sıra iç monolog tekniği de kullanılmıştır.
  • Objektif bir anlatım benimsenmiştir.
  • Hikâye üçüncü bir şahıs ağzından sunulmuştur.
  • Öykünün kahramanları Zergün ve Nesibe’dir.
  • Bu iki kızın Ömer Refik adlı gence ilgi duyuşlarına dayanan üçlü aşk kalıbı üzerine kurgulanmıştır.

2. e. Heyhat

  • Daha gerçekçi olmak adına bir gözlemci vasıtasıyla birinci şahıs ağzından anlatma yöntemi kullanılmıştır.
  • Konusu ve taşıdığı genel hava itibariyle “Bir Muhtıranın Son Yapraklarına benzemektedir.
  • Öykünün ana karakteri “Heyûla”dır. (Bu adlandırma gözlemciye aittir.)
  • Heyûlâ genel itibariyle Bir Muhtıranın Son Yapraklarındaki Necip’ e benzemektedir.

3. MENSUR ŞİİRLERİ

Vezinsiz ve kafiyesiz, nesir şeklinde şiir olarak tanımlayabileceğimiz mensur şiirler bizde Tanzimat’tan sonra Fransız edebiyatından Şinasi‘nin yaptığı şiir tercümelerinin tesiriyle başlar.

Mensur şiirlerin eski edebiyatımızın sanatlı nesrinden farkı duygusal tarafı çok yoğun, kısa yazılar olmasıdır.

3. a. Mezardan Sesler (1883)

  • Halit Ziya’nın ilk mensur şiiri, 1883’te Tercümân-ı Hakîkat’te yayımlandı.
  • Daha sonra Uşaklıgil, başka dergi ve gazetelere eserler göndermeye başlamıştır. İlk olarak edebî çevrelerden itirazlar gelmiş gazete ve dergiler bunları yayımlamama kararı almıştır.
  • Halit Ziya’nın en çok mensur şiirinin yayımlandığı gazete, Hizmet gazetesidir.
  • Mezardan Sesler, Halit Ziya’nın mensur şiir türünde yayımladığı ikinci ve son eseridir.
  • Kitaba adını da veren “Mezardan Sesler” annesinin ölümü sebebiyle yazılmıştır, oldukça hacimli bir şiirdir.
  • İlk önce Hizmet gazetesinde tefrika edilmiş daha sonra kitaplaştırılmıştır.
  • Bu kitapta toplam 56 metin mevcuttur.
  • Bazı araştırmacılara göre Mezardan Sesler, Abdülhak Hamit’in Makber’inin bir anlamda devamı niteliğindedir.
  • Kitapta yer alan 56 metinin ortak özelliği, hayata karşı duyulan nefret duygusunu dile getirmesidir.
  • Seyyâr-ı Feza, Çoban Kızı, Züheyre, Ağlarım, Âti, Nefret-i Hayat, Hande-i Giryenâk eserdeki meşhur mensur şiir örnekleridir.

3. b. Mensur Şiirler (1886)

  • Mensur şiir türünün Türk edebiyatındaki ilk örneğidir.
  • Halit Ziya’nın mensur şiir türündeki ilk eseridir.
  • 1886- 1887 yılları arasında başta Hizmet gazetesi olmak üzere çeşitli gazetelerde yayımlanan mensur şiirlerin “Mensur Şiirler” genel başlığıyla bir araya getirilmiş halidir.

4. TİYATROLARI

4. a. Füruzan

  • A. Dumas Fils’in “Francillon” adlı eserinden yapılmış bir uyarlamadır.
  • Üç perdelik bir piyestir.
  • Eserde eşler arasındaki sadakat ve kadının kocası karşısındaki hakları ele alınmıştır.
  • Eser, dönemin edebiyat dünyasında dair olumsuz kanaatler uyandırmıştır.

4. b. Fare

  • Edouard Pailleron’un “Souris” adlı piyesinden uyarlanmıştır.
  • Üç perdelik bir piyestir.
  • Taşıdığı komik ve trajik unsurlar dolayısıyla dram olarak değerlendirilmektedir.
  • Füruzan’a göre daha sağlam bir kurguya ve tiyatro tekniğine sahiptir.

4. c. Kabus

  • Halit Ziya’nın tek telif tiyatrosudur.
  • Üç perdelik bir piyestir.
  • Olay örgüsü bakımından Aşk-ı Memnû’ya benzemektedir.
  • Karakterler; üst tabakadan seçilmiş, zarif ve kültürlü kişilerdir.
  • Sanatkârâne bir üsluba sahiptir fakat cümleler tiyatro tekniğine uydurularak kısaltılmıştır.
  • Aksiyon unsuru oldukça azdır.
  • Eserin içerisinde birtakım felsefî konuşmalar da mevcuttur.

5. HATIRA YAZILARI

Halit Ziya Uşaklıgil, dokuz ciltlik hatıratı ile Türk edebiyatında hatıra türünde en çok eser veren sanatçı olma özelliğine sahiptir.

5. a. Kırk Yıl (1936)

  • Kırk Yıl adlı eser, Halit Ziya’nın doğumundan 1909 nisanına kadarki süreci işlemektedir.
  • Bu eser, bazı araştırmacılara göre Abdülhamit devri sanat ve edebiyat hayatının önemli bilgilerini içermektedir.
  • Halit Ziya’nın bu kitabı yazmadan önce derlediği belgeler bir yangında yok olunca bu eserini tamamen hafızasına dayanarak yazmıştır.
  • Eserde özellikle dönemin İzmir ve İstanbul’unun edebiyat, sanat ve toplum hayatı gibi birçok önemli husus zengin, zarif ve sanatkârâne bir üslupla değerlendirilmiştir.
  • Kırk Yıl adlı bu eser, birçok edebiyat araştırmasında kaynak olarak kullanılagelmiştir.

5. b. Saray ve Ötesi (1942)

  • Kırk Yıl adlı eserinin devamı niteliğindedir.
  • 1909-1916 arasındaki süreç değerlendirilmiştir.
  • Saray ve Ötesi, siyasi bir hava taşımaktadır.
  • Bu eserde Sultan Mehmet Reşat başta olmak üzere idare ve siyaset adamları tanıtılmıştır.
  • Araştırmacılar, Halit Ziya’nın bu eserinde yer yer tekrarlara düştüğünü ileri sürmüşlerdir.

5. c. Bir Acı Hikâye (1942)

  • Halit Ziya’nın hatıra serisinin üçüncü kitabıdır.
  • Yazarın genç yaşta intihara sürüklenen oğlu Vedat’ın ölümünün ardından kaleme alınmıştır.
  • Eserde çok iyi koşullarda yetiştirilen Vedat’ın hayatı ve onun ölümüyle derinden üzülen bir babanın büyük acısı dile getirilmiştir.
  • Çok içten ve etkili bir üslupla kalem alınmış olan Bir Acı Hikaye, sık sık yükselen kaderden şikayet feryatlarıyla bir mersiyeye bazen de anlatılan ilgi çekici olaylarla adeta bir romana benzemektedir.
  • Eser, Abdülhak Hamit Tarhan’ın Makber’ini ve Recaizade’nin oğlu Nijat için yazdıklarını hatırlatmaktadır.

Selim İleri’nin “Kırık Deniz Kabukları” adlı romanı Halit Ziya’nın Bir Acı Hikaye adlı eserinden yola çıkılarak kaleme alınmıştır.

6. EDEBİYAT TEORİSİNE İLİŞKİN ESERLERİ

Hikâye

  • Halit Ziya’nın İzmir’deyken kaleme aldığı bir eserdir.
  • Edebiyat tarihi alanına girmekle birlikte bu eser roman konusunda yazılmış ilk teori kitapları arasında bulunması açısından önemlidir.
  • Bu eser aslında Halit Ziya’nın Hizmet gazetesinde çıkan yazılarının bir araya getirilmiş halidir.
  • Sanatçı bu eserinde roman türünün özellikleri, Avrupa’da romanın gelişim çizgisi ve nihayetinde realizmin değerlendirilmesi gibi konuları ele almıştır.
  • Eserin adı yanıltıcı olmamalıdır. Bu eserde “roman” türü üzerinde durulmuştur.
  • Bu yazılarda Ahmet Mithat’ın romanları sık sık eleştirilmiştir.

Halit Ziya Uşaklıgil’in Tüm Eserleri

Roman:

  • Sefile (1886)
  • Nemide (1889)
  • Bir Ölünün Defteri (1890)
  • Ferdi ve Şürekası (1894-1985)
  • Mai ve Siyah (1895-1988)
  • Kırık Hayatlar(1924-1989)
  • Aşk-ı Memnu (1925-1987)

Öykü:

  • Bir İzdivacın Tarih-i Muâşakası (1889)
  • Bir Muhtıranın Son Yaprakları (1889)
  • Küçük Fıkralar (3 Cilt) (1896)
  • Bir Yazın Tarihi (1898-1988)
  • Solgun Demet (1901)
  • Sepette Bulunmuş (1920)
  • Bir Hikâye-i Sevda (1922-1987)
  • Hepsinden Acı (1934-1984)
  • Onu Beklerken (1935-1940)
  • Aşka Dair (1935-1986)
  • İhtiyar Dost (1939)
  • Kadın Pençesi (1039-1987)
  • İzmir Hikâyeleri (1950)

Anı:

  • Kırk Yıl (1936-1969, 5 cilt)
  • Saray ve Ötesi (1942-1981, 3 cilt)
  • Bir Acı Hikaye (1942)

Deneme:

  • Fransız Edebiyatının Numune ve Tarihi (1885)
  • Hikaye ve Temaşa (1889)
  • Yunan Edebiyatı (1912)
  • Latin Edebiyatı (1912)
  • Alman Tarihi Edebiyatı (1912)
  • Fransız Tarihi Edebiyatı (1912)
  • Sanata Dair (1938-1955)

Oyun (Tiyatro):

  • Füruzan
  • Fare
  • Kabus (1959)

İnceleme (Edebiyat teorisi):

  • Hikâye
  • Belagat Kitabı

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu