Josef Stalin

Josef Stalin Kimdir? Hayatı, Eserleri

Josef Stalin (d. 18 Aralık 1878, Tiflis, Gori, Gürcistan – ö. 5 Mart 1953, Kuntsevo, Moskova, Rusya).

Sovyetler Birliği’ni 1924’ten ölümüne kadar (29 yıl) diktatörlük rejimi ile yöneten, Gürcü asıllı Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri (1922-1953).

Josef Stalin

Asıl adı Yosif Visaryonoviç Cuğaşvili olan Joseph Stalin (Josef Stalin), Gürcistan’ın başkenti olan Tiflis yakınlarında yer alan Gori kasabasında geçimini ayakkabıcılık yaparak sağlayan bir babanın oğlu olarak 18 Aralık 1878’de dünyaya gelmiştir. Babasının adı Vissarion Dzhugashvili, annesinin adı ise Yekaterine Geladze’dir.

Hayatının ilerleyen dönemlerinde Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin genel sekreterliği ve Sovyetler Birliği’nin başkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulunan Stalin, yürüttüğü politikalar sebebiyle diktatör olarak anılmıştır. Politikalarında “Rus kimliği” ön planda olsa da aslen Gürcü’dür ve Rusçayı sonradan öğrenmiştir.

HAYATI

1888-1899 yılları arasında doğduğu yer olan Gori’de Rus Ortodoks Kilisesi’ne bağlı ilahiyat/rahip okulunda okudu. 16 yaşında Gürcü Ortodoks Rahip Okuluna gitmeye hak kazandı, burada otoriteye karşı başkaldırıp huzursuzluk çıkardığı için 1899 yılında okuldan uzaklaştırıldı.

Marksistler tarafından düzenlenen ve o dönemki yasaklı olan toplantılara katılmış Marks, Engels, Lenin, Plehanov’un yazılarını okumuş, Tiflis’te işçiler ve zanaatkarlar arasında Marksist ideolojiyi yaymak için propaganda yapan Mesame-Dasi grubuna üye olmuştur. 29 Mayıs 1899’da Tiflis Ruhban Okulu’ndan ayrılmıştır.

Aralık 1899’da kısa süreliğine Tiflis Rasathanesi’nde memur olarak çalışmaya başlamıştır. 1901 yılında Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin Tiflis teşkilatına katılmış ve takma ad olarak Koba adını kullanmıştır. 1902’de Batum’da işçi gösterilerine liderlik ettiği gerekçesiyle üç yıllığına Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir. 1904 yılında sürgünden kaçmış ve aynı yılın şubat ayında Tiflis’e dönmüştür. Aralık 1904’te P.A. Japaridze ile Bakü’de işçi grevlerini organize etmiş, işçiler arasında yayılan farklı görüşlere karşı (Menşevizm gibi) Leninizm’i savunmuştur.

1904’te Bolşevik bir aileden gelen Yekaterina Svanidze ile evlenmiştir ve eşi üç sene sonra vefat etmiştir. Bu evliliğinden Jacob adında bir oğlu olmuştur. (Jacob 1920’lerin sonunda başarısız bir intihar girişimde bulundu ve bu sebeple de babası tarafından ‘zayıf’ biri olarak nitelendirildi. İkinci Dünya Savaşı sırasında da Almanlar tarafından esir alındı, ilk başta Hitler tarafından Sovyetlere karşı propaganda için konuşması istenen Jacob, babası aleyhine konuşmayı kendisine sunulan para ve mülk tekliflerine rağmen reddetti. Stalingrad Muharebesi sırasında ise Ruslar tarafından esir alınan Mareşal Friedrich Paulus ile takas edilmesi için Stalin’e teklif götürülmüştür fakat teklife olumsuz cevap alınmıştır. Burada verilen cevap hakkında iki iddia vardır. Bunlardan ilki ‘Bir mareşali teğmenle takas etmem’ dediği şeklindeyken diğer iddia ise ‘Elinizde sadece oğlum Jakob değil milyonlarca oğlum var. Ya onları geri bırakırsınız ya da oğlum onların kaderini paylaşır.’ şeklindedir.)

1905’in 12-17 Mart’ında Bolşeviklerin temsilcisi olarak Finlandiya’da gerçekleştirilen Tüm Rusya Bolşevik Kongresi çalışmalarına katılmıştır. Stalin’in bu kongrede bulunmasının kayda değer bir noktası da Vladimir İ. Lenin ile ilk defa tanışmış olmasıdır. Karşılaşmanın ardından Lenin tarafından Petersburg’a davet edilmiş, parti merkezi ve partinin yayın organı olan İskra ikili tarafından ziyaret edilmiştir. 1907 yılında Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi tarafından Londra’da beşincisi düzenlenen kongreye delege olarak katılmış ve burada iktidarı sırasında Dışişleri Bakanlığı görevini yapacak olan Maksim Maksimoviç Litvinov ile tanışmıştır.

Stalin Nisan 1902 ile Mart 1913 tarihleri arasında devrimci faaliyetlerinden dolayı yedi kez tutuklanmış ve defalarca sürgün cezası almıştır fakat cezaların hafifliği ve rahatlıkla cezalardan kaçabilmesi bu zaman aralığı içerisinde eylemlerini sürdürmesine engel olamamıştır. 1912’de sürgündeyken Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi Merkez Komitesine seçilmiş aynı yılın şubat ayında sürgünden kaçarak Petersburg’a dönmüş Bolşevik yayınlar yapan “Zvezda”, “Pravda” gibi gazetelerin yayın faaliyetlerinde yer almıştır. 1913’e gelindiğinde artık Dzhugashvili adını geride bırakarak Rusça Stal “çelik” kelimesinden türetilmiş Stalin’i benimsemiştir. (Stalin “çelik adam”) 1913’te tutuklanarak sürgüne gönderilmiştir ve 1916’ya kadar en uzun süren sürgün dönemini yaşamıştır. 25 Mart 1917’de Petrograd’a dönmüş, Pravda gazetesinde editörlük görevini sürdürmüştür. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi Nisan konferansında (7. Konferans) ulusal meseleler hakkında konuşma yapmış ve yeniden Merkez Komite üyesi olarak seçilmiş, Komite’nin yayın organları olan “Pravda”, “Raboçiy i Soldat”, “Proletariy”, “Raboçiy” ve “Raboçiy Put” gazetelerinde yöneticilik görevinde bulunmuştur.

1917 devrimi sırasında çarın tahttan çekilmesiyle beraber meydana gelen huzursuz döneminde orta sınıf liberallerden oluşan geçici hükümet ile Bolşevik iş birliğini kısa süreliğine savunmuştur fakat bu fikir, Lenin’in etkisiyle Bolşeviklerin iktidarı ele alması gerektiği görüşüyle değişmiştir. Devrimin ardından 8 Kasım 1917’de gerçekleşen 2. Tüm Rusya Sovyet Kongresi’nde Tüm Rusya Merkezi Yönetim Komitesi’ne seçilmiştir. 1918-1920 tarihleri arasında ülkede meydana gelen iç savaş sırasında çeşitli cephelerde siyasi-askeri olarak aktif görevler üstlenmiştir. 1917-1923’te ilk Bolşevik Hükümeti’nde Milliyetler Komiseri ve 1919-1923’te de İşçi-Köylü Savunma Konseyi Temsilciliği görevini üstlenmiştir. Stalin, 1921 itibariyle hastalanan Lenin’in (ö.1924) isteklerine karşı gelmeye başlamıştır, 3 Nisan 1922’de Rusya Komünist Parti Merkez Komite toplantısında Merkez Komite Genel Sekreterliği’ne seçilmiştir. (Bu görev Troçki ve Grigory Zinovyev gibi üst kademe kişiler tarafından hafife alınsa da diktatörlüğün güç temelinde yer alan bir kurumdu. Bu görev sayesinde ileride elde etmek istediği iktidar için gereken kişileri kendi gayesi doğrultusunda düzenlemiştir.) Lenin, ölümünden bir sene önce Stalin’in genel sekreterlikten alınması istediği bir “vasiyetname” yazmıştır fakat Lev Kamelev ve Grigory Zinovyev ile anlaşan Stalin bu isteğin gizlenmesini sağlamış, Troçki’ye karşı iktidar mücadelesi güttü.

Ocak 1924’te vefat eden Lenin’in ardından partinin başına geçebilecek kişiler Savaş Komiserliği görevini üstlenmiş, parti içerisinde güçlü bir konumda bulunan Troçki ile yürüttüğü politikalar, konuşmalar ve yazılarıyla halk arasında popülerleşen Stalin’di. Troçki bu makamın ilk veliahtı olarak görülse de Stalin’in çeşitli hamleleri ve kendi bazı hamleleri sebebiyle yerini Stalin’e bırakmıştır. Bu süreçte Stalin, Nikolai Buharin ile ittifak kurmuş ve Kamelev ve Zinovyev’e karşı hareket etmiştir. Troçki ve Zinovyev 1927’de Parti Merkez Komitesi’nden çıkartılmıştır ve 1927 itibariyle Stalin’in Sovyetlerde mutlak güç haline gelmiştir. (Troçki 1929’da Sovyetler Birliğinden sürülmüş, 1940’ta ise Meksika’da suikast sonucunda öldürülmüştür.)

Stalin ve Troçki’nin politik olarak ayrıldığı nokta sosyalizmin bir politika olarak uygulanması gerektiği üzerinedir. Stalin’e göre “tek ülkede sosyalizm” fikrini savunurken Troçki bu fikri reddetmiştir. Troçki’ye göre bir işçi devleti tek başına kapitalist güçlere direnemez, bu sebeple de tek bir ülkede sosyalizmin kurulması olanaksızdır.

İktidarı eline alan Stalin Lenin’in yarı kapitalist ekonomi politikasını terk ederek peşi sıra devam eden beş yıllık planlar çerçevesinde devlet tarafından organize edilen bir sanayileşmeyi tercih etti. Bu politika değişikliği halk üzerinde büyük bir etki yarattı yaklaşık 25 milyon köylü hanesi kısa bir süre içerisinde kolektif ya da devlet çiftlikleriyle birleşmeye zorlandı. Karşı çıkanlar, iş birliği yapmayanlar siyasi polisler (OGPU) tarafından kurşuna dizilme, sürgüne gönderilme ya da çalışma kamplarına gönderilme gibi cezalarla karşı karşıya kaldı. Stalin’in bu politikası aynı zamanda 1932-1933 yılları arasında Ukrayna’da büyük bir kıtlığın oluşmasına neden oldu. Bu kıtlık Holodomor olarak adlandırılmıştır ve (Ukraynaca holod ‘açlık’, mor ‘yok etme’) yaklaşık 10 milyon insanın ölmesine neden olmuştur. Ülkede, kolektivizm, tahıl ihracatı ve köylülerden gıdanın toplanması, kıtlık olduğunun inkar edilmesi ve uluslararası yardımın Ukrayna’ya ulaşmasının engellenmesi sebebiyle yıkıcı bir etkiye neden olmuştur.

Stalin döneminde Büyük Tasviye, Büyük Terör Dönemi, Yezhov Dönemi gibi olarak adlandırılan Sovyet vatandaşlarına uygulanan sürgün, hapis ve idam cezaları önemli bir noktadır. 1935’te yaklaşık 300.000 parti üyesi ihraç edilmiştir. Üst düzey parti yöneticileri, akademisyenler, yabancı dil öğretmenler, diplomatlar, azınlık liderleri gibi ülkenin her kademesine ulaşan bir tasviye gerçekleştirilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle beraber Ağustos 1939’da önce Batılı güçlerle Hitler’e karşı ittifak kurmaya çalıştı, Polonya’nın doğusunu, Estonya’yı, Letonya’yı, Litvanya’yı ve Romanya’nın bir kısmını ilhak etti. 1941’de Almanya tehlikesini göz önünde bulundurarak kendini Halk Komiserleri Konseyi başkanlığına atadı. Churchill ve Roosevelt ile Tahran (1943), Yalta (1945) ve Potsdam’da (1945) yapılan konferanslara katılmıştır. Savaşın sona ermesiyle Doğu Avrupa’yı sözde bağımsız ancak aslında Sovyetlere bağlı hale getirdi. 1948’de Josip Broz Tito (Eski Yugoslavya Devlet Başkanı) önderliğinde Yugoslavya’nın Sovyet Bloğu’ndan ayrılması komünizm için büyük bir darbe oldu.

Hayatının son yıllarına doğru çeşitli sağlık sorunları yaşamaya başlayan (1950’lerin başında bir dizi felç geçirmiş ve kalp rahatsızlığı ile mücadele etmiştir) Stalin, 5 Mart 1953’te 74 yaşındayken vefat etmiştir. Ölümü hakkında, ölümünü araştıran resmi soruşturma onun serebral kanamadan öldürdüğünü belirtmiştir. Ölümü hakkında üst düzey Sovyet yetkilileri tarafından Stalin’i devirmek için komplo, zehirlenme gibi spekülasyonlar bulunmaktadır çünkü bazı doktorlar Stalin’in hastalığının belirtilerinin zehirlenme ile daha uyduğunu öne sürmüştür. Fakat hala daha bu komplo teorileri, spekülasyonlar bir açıklığa kavuşturulmamıştır.

KİTAPLARI

1. Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm
“Düşünceyi, düşünen maddeden ayırmak olanaksızdır. Bütün değişikliklerin öznesi maddedir.”

2. Anarşizm mi Sosyalizm mi?
“Eğer koşullar insanı biçimlendiriyorsa, bu koşulları insanca biçimlendirmek gerekir”

3. Leninizmin İlkeleri
“Leninizm, emperyalizm ve proleter devrimi çağının Marksizm’idir. Daha tam söylemek gerekirse, Leninizm, genel olarak proleter devrimin teori ve taktiği, özel olarak proletarya diktatörlüğünün teori ve taktiğidir.”

4. Strateji ve Taktik
“Biz Rusya’da Sosyalist Devrim’e başlayacağız, kendi burjuvazimizi devireceğiz ve bu yolla Batı’daki devrimi hızlandıracağız ve böylece Batılı yoldaşlar bize devrimimizi tamamlamada yardımcı olacaklardır.”

5. Marksizm ve Dil
“Marksizm, kaçınılmaz olarak yeni deneyler ve yeni bilgilerle zenginleşir, bu nedenle Marksizmin sonuç ve formüllerinden bazıları zaman süreci içinde kaçınılmaz olarak değişir ve yerlerini yeni tarihsel görevlere uygun düşen yeni formül ve sonuçlara bırakırlar. Marksizm, sonuçları ve formülleri, her çağ ve dönem için zorunlu olan değişmez sonuçlar ve formüller olarak görmez. Marksizm, her tür dogmacılığın düşmanıdır.”

6. Marksizm ve Ulusal Sorun
“Burada yalnızca üretim ve gıda maddelerini değil insanların, iş gücünü kanını ve vicdanını da satın alabilirsiniz.”

7. Bolşevik Partisi Tarihi
““Unutmayınız” diye yazıyordu Lenin devamla. “Sosyalizmi yakınlaştırmak için, şu anda tam politik özgürlükten, demokratik cumhuriyetten başka araç yoktur ve olamaz.”

8. Marksizm, Ulusal Sorun ve Sömürge Sorunu
“Proletarya, ezilen halkları kurtarmaksızın kendini kurtaramaz”

9. Son Yazılar 1950-1953
“Her temelin o temele tekabül eden kendi üstyapısı vardır. Feodal rejimin temelinin kendi üstyapısı, siyasal hukuksal ve diğer görüşleri ve bunlara tekabül eden kendi kurumları vardır; kapitalist temelin kendi üstyapısı vardır, sosyalist temelin de. Temel değiştiği ya da tasfiye edildiğinde, onun üst yapısı onu izleyerek değişir ya da tasfiye olur, yeni bir temel doğunca bunu izleyen ve buna tekabül eden bir üstyapı doğar.”

10. Tarih Çarpıtıcıları
“İngiltere ve Fransa’nın gizli teşvikleriyle Almanya, Sovyetler Birliği’ne saldırmaya davet ediliyor ve Alman saldırısının Baltık üzerinden gerçekleşmesi koşuluyla, İngiltere ve Fransa’nın tarafsız kalacaklarının işareti veriliyordu.”

11. Muhalefet Üzerine (Cilt1-2)
“Ve siyaseti ekonomiden ayırmak istemek, bir bütün olarak gülünç ve gayrı ciddi bir şeydir.”

12. Örgütlenme Üzerine

13. Sağ ve Sol Sapmalar Üzerine

14. Proletarya Devrimi Çağında Milli Mesele

15. Stalin Diyor ki:

16. Milli Demokratik Devrim

Hazırlayan: Kader Kayhan, Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.

Benzer İçerikler:

İlginizi Çekebilir:
Kapalı
Başa dön tuşu