Kıbrıslı Âşık Kenzî

Kıbrıslı Âşık Kenzî Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri,  Özellikleri

Kıbrıslı Âşık Kenzî

Âşık Kenzî, 1210/1834 yılında Kıbrıs’ta doğar ve asıl adının ise İbrahim Kasım olduğu bilinmektedir. Ailesi ile birlikte, on iki yaşlarında iken Anadolu’ya göç eden ve Bektaşî tekkelerinde yetişen Kenzi, hayatını saz şairliği yaparak kazanmıştır. Badi Efendi’ye göre Kenzi, hayatını kahvehanelerde saz şairliği yaparak kazanmış ve 1255 yılında ölümü sonrasında da Edirne’deki Musalla Bakkalı önündeki mezarlığa gömülmüştür. Onun ölümünden sonra, vefat tarihi olan 1255 için aşağıdaki beyitle tarih düşürülmüştür:

Azm-i ukba eylediğin gûş idenler fevtine
Didiler tarih: Kenzi çekdi dünyadan ayağî. 1255

Kenzî, Anadolu’nun güney ve batısı Balkanlar, Batı ülkeleri… v.b. yerleri gezip gördükten sonra evlenerek Edirne’ye yerleşmiş, fakat orada sürekli kalamamıştır. O; Mağrib’de askerlik görevini de yaptıktan sonra 1817’de doğduğu yer olan Kıbrıs’a geri gelerek; buralarda gördüklerini, geri dönüşü esnasında gemide uğradığı fırtınayı, bir süre kaldığı Mısır izlenimlerini, Dâsitan-ı Sergüzeşt (Macerayı Sergüzeşt) destanında dile getirmiş, (1233) bu destanda dönemin Mısır valisi olan Mehmed Ali Paşa’ya övgülerde bulunmuştur.

Reşid Ahmet Paşa komutasındaki Türk-Yunan savaşlarına katılan Kenzi, Mesolongi ve Atina çarpışmaları sonrasında yaşadıklarını ise; ikisi Atina ve birisi de Mesolong olmak üzere üç destanda anlatmıştır. 1833 yılında çıkan Gâvur İmam İsyanı sırasında Kenzi, Kıbrıs’ta bulunmaktadır ve bu olaylardan sonra ünlü Dasitan-ı Kıbrıs (Kıbrıs Destanı)’nı yazmıştır. Onun şiirlerinden anlaşıldığına göre asıl adı, İbrahim Kasım’dır. Âşık Kenzi, özellikle gezip gördüğü yerleri, katıldığı savaşları ve Kalkandelen yöneticisi olan Abdurrahman Rasim Paşa’nın himayesindeki izlenimlerini şiirlerine de yansıtmıştır. Kenzi, bir beytinde oğlunun doğduğunu şöyle anlatır:

“İkilikden düştü cevher tarihi
Doğdu kenz-i mahfi Seyyid Ali cânî”

mısralarını söylerken, Fatma adındaki kızının da ölümünü, yine kendisinin yazdığı şu satırlardan anlıyoruz:

“Ömrü vefa itmeyüb aldı veba
Ah ateş atdı bu firak zatıma”

Yaşadığı dönemin en ünlü meydan şairlerinden olan Kenzi’nin 45 yıl gibi kısa bir hayat sürdüğü ve geride bir divan oluşturacak kadar şiir bırakmış olduğu, bunların üç kitap halinde yayınlandığı ve kısa yaşamına çok şey sığdırdığı görülmektedir. Âşık Kenzi, çok özendiği divan şairleri gibi kendisinin de divan sahibi olduğunu belirtmiş olmasına rağmen, yazılı olarak bir divanı oluşmamıştır. Ahmed Badi Efendi (1839-1905) Kenzi’nin bir divanı olmadığını belirtmiştir. Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’ya yazdığı kasidenin sonu yok olmakla beraber, “bülbül” redifli gazelinin son iki mısraının eksik olduğu görülmektedir.

Bugün Âşık Kenzî hakkında en güvenilir bilgileri, meslektaşımız Harid Fedai’nin “Kıbrıslı Âşık Kenzi Divânı” adlı eserinden almaktayız. Şüphesiz Kenzi, bir Divân oluşturma çabasında imiş, gazellerini “müretteb bir divan” içinde toplamak istemiş, fakat ömrü kâfi gelmemiştir. Âşık Kenzî; Klasik edebiyat ve Âşık edebiyatı alanında eserler verirken, Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı alanında da eserler vermiştir.

Kaynakça: Prof. Dr. Abdurrahman GÜZEL, Türk Halk Şiiri

Benzer İçerikler:

İlginizi Çekebilir:
Kapalı
Başa dön tuşu