Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun "Türküler Dolusu" adlı şiirinde geçen "ana sütü gibi canan" ifadesinde teşbih (benzetme) sanatı vardır. Türkülerimizin saflığına/temizliğine/duruluğuna/içtenliğine vurgu yapmak için şairimiz, türküleri ana sütüne benzetmiştir.
---------
Şiirin tamamı şöyle:
TÜRKÜLER DOLUSU
Kirazın derisinin altında kiraz,
Narın içinde nar,
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var.
Canıma ciğerimedek işlemiş
Canıma ciğerime,
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez,
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım,
Bundan ötesine aklım ermez.
Yerliyim yerli olmasına
ilmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri,
Bir avuç tiftik,
Bir çimdik çavdar,
Bir tutam Şile bezi gibi,
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından
sürüp gelir nakışlarım,
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım.
Şairim şair olmasına,
Canım kurban şiirin gerçeğine, hasına.
İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum,
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter,
Eğri büğrü, kör topal kabulüm.
Şairim,
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası,
Ayak seslerinden tanırım.
Ne zaman bir köy türküsü duysam,
Şairliğimden utanırım.
Şairim,
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum,
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim,
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm.
Hey hey, yine de hey hey,
Salınsın türküler bir uçtan bir uca,
Evelallah hepsinde varım,
Onlar kadar sahici,
Onlar kadar gerçek,
insancasına, erkekçesine,
Bana bir bardak su dercesine,
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.
Ah bu türküler,
Türkülerimiz,
Ana sütü gibi candan,
Ana sütü gibi temiz.
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler, köy türküleri,
Dilimizin tuzu biberi,
Memleket ahvalini onlardan sor,
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i,
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni..
Ben türkülerden aldım haberi.
Ah bu türküler, köy türküleri,
Mis gibi insan kokar mis gibi toprak,
Hilesiz hurdasız, çırıl çıplak,
Dişisi dişi, erkeği erkek,
Kaşı kaş gözü göz yarası yara,
Bıçağı bıçak.
Ah bu türküler, köy türküleri,
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi,
Kiminin reyhasından geçilmez,
Kimi zehir kimi zemberek gibi.
Ah bu türküler, köy türküleri,
Olgun bir karpuz gibi yarılır içim,
Kan damlar ucundan, mürekkep değil.
İşte söz, işte ses, işte biçim:
Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar
İliklerine kadar işlemiş sızı,
Artık iflah olmaz bu kavak ağacı,
Bu türkünün yüreğinde sancı var.
Ah bu türküler, köy türküleri,
Ne düzeni belli, ne yazanı,
Altlarında imza yok ama
İçlerinde yürek var.
Cennet misali sevişen,
Cehennemler gibi dövüşen,
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen.
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir defa
Kâzım'ın türküsünü dinleyen.
Bedri Rahmi Eyüboğlu ( 1911 - 1975 )
Dol Karabakır Dol, S. 139-142