Reklam
0 oy
493 gösterim
Edebiyat kategorisinde tarafından
Fuzulinin sabır kasidesinin ilk beytinin günümüz Türkçesine çevrilmiş hali nedir?

Sabr her derde mürûr ile müdâvâ eyler
Sâhib-i sabr bulur her ne temennâ eyler

Devrden dehrde her maksada bir mev’îd var
Vaktsız gerçi ana tab’ tekâzâ eyler

Yetmeden vakt murâdını tekâzâ kılmaz
Her muhakkik ki habîrim deyu da’vâ eyler

Resm-i devrân-i felektir bu ki ehl-i talebi
Nice gün hayret-i hırmân ile îzâ eyler

Sûret-i şâhed-i ikbâli kabûl etmek için
Galibâ âyine-i tab’ı mücellâ eyler

Tâlibin devr-i sipihr ile muhâlif revişi
Ukdeler rişte-i ahvâline peydâ eyler

Zâyi’ olmaz irişir maksadına sabr kılıp
Kim ki dehr ile medârında müdârâ eyler

Devr bî-hûde değil her ne mukadder olsa
Ana tedrîc ile esbâb müheyyâ eyler

Hiç mahlûkda yok kudret-i icâd-i umûr
Her ne eyler eser-i kudret-i Mevlâ eyler

Kılmasa lûtf-i Hak ü devlet-i tevfîk meded
Zehri zenbûr kaçan şehd-i musaffâ eyler

Ben kimi zâre ne nisbet şeref-i neyl-i murâd
Lûtf-i Hak’dır ki beni maksada ihdâ eyler

Ey gönül kesme taleb bâdiyesinden kademin
Ki taleb rütbe-i ikbâli mu’allâ eyler

Lik hâl ehline izhâr edegör derd-i derûn
Haste ahvâlini ma’lûm etibbâ eyler

Ekmel-i halktan iste şeref ü rif’at kim
Kurb-i ednâ hevesi rütbe-i ednâ eyler

Gerçi sûrette şerîk-i beşeriyet çok olur
Derk-i esrâr-i hakîkat dil-i dânâ eyler

Az olur kâbil-i idrâk-i rümûz-i ma’kûl
Sanma her hâki kazâ alem-i esmâ eyler

Müsta’edd-i şeref-i rif’at olan nâdir olur
Sanma her âbı hevâ lü’lü-i lâlâ eyler

Çok olur gerçi me’âdinde cevâhir sınıfı
Pâd-şeh zîver-i efser dür-i yektâ eyler

Sâ’id-i adldedir kuvvet-i îcâd-ı nizâm
Arz-i i’câz-i nübüvvet yed-i beyzâ eyler

Pençe-i azmdedir kudret-i islâh-i fesâd
Sihr def’in meded-i mu’ciz-i Mûsâ eyler

Nazm-i dünyâ sebebi saltanat-i âdildir
A’del-i hulkunu Hak nâzım-i eşyâ eyler

Artırıp sûret-i hâline kemâl-i ma’ni
Sûret ü ma’ni ile cümleden a’lâ eyler

Mücmelâ Hazret-i Pâşâ-yi felek-kadr kimi
Âlem-efrûz kılar memleket-ârâ eyler

Ol zeki-tab’ ki divân-ı hilâfet hükmün
Rub’-i meskûna anun dikkati icrâ eyler

Ol sehâ-pişe ki bir demde kılar sarf-i gedâ
Her ne yüz yılda ayan ma’den ü deryâ eyler

Sâye-i râyet-i ikbâli yeten yerlerde
Rüzgârını adûnun şeb-i yeldâ eyler

Arsa-i rezmde her dem ki kılıp meyl-i gazâ
Cümlesin ukde-gûşâ-yi saf-i hîcâ eyler

Dağıtır tîğ ile terkîb-i adû cezâsın
Lik her cüz’in anun lâ-yeteccezâ eyler.

Şeb-i hîcâda ki seyyâre-i peykânı ile
Ser-i hasmını kazâ evc-i Süreyyâ eyler

Zahm-i tenden açuban rûh-i muhâlif revzen
Çıkıp ol evc-i Süreyyâ’ya temâşâ eyler

Meded-i re’y-i zamîriyle gelir fi’le müdâm
Levh-i kudrette kazâ her ne ki inşâ eyler

Lâfz-i pâkinden eder hüsn-i ibâret kesbin
Felek ahkâm-i kaderden ne kim imlâ eyler

Âlemi eylese bir zât-i müşahhas takdîr
Hâk-i pâyini anun dîde-i bînâ eyler

Şöhret-i ismi yeter şâhed-i hüsn-i ameli
Ehl-i Hak ismden idrâk-i müsemmâ eyler

Ey ki ehl-i nazara nâsiye ikbâlin
Saltanat nûrunı her lâhza hüveydâ eyler

Sendedir sende çü isrâr-ı hilâfet genci
Ehl-i idrâki suver vâkıf-i ma’nâ eyler

Mümkün olmaz ki ola nazm-i cihan re’yinsiz
Sûret kevn ki kaçan terk-i heyûlâ eyler

Ravza-i hâk-i derin bâğ-i gül-i cennettir
Kim ki cennet diler ol ravzada me’vâ eyler

Muttasıl gerçi niyâz ile tutar dâmânın
Tîğ senden taleb-i kesret-i a’dâ eyler

Cilve-gâh-i amelin mesned-i emniyyettir
Eser-i re’fetin a’dâyı ahibbâ eyler

Mârı tehdid-i azab-i gazabın mûr kılar
Peşşeyi terbiyetin izz ile ankâ eyler

Evliyâ Burc’na yetti kademin şek yok kim
Hâk-i pâkinde emvâtını ihyâ eyler

Ey hoş ol makbere kim bulmağa emvâtı hayât
Anı tevfîk güzer-gâh-i Mesîhâ eyler

Ser-verâ sâmit iken lezzet-i medhin zevki
Tûti-i nutk-i Fuzûlî’ni şeker-hâ eyler

Öyle kim fasl-ı hazan bülbülü lâl etmiş iken
Şevk-i nezzâre-i gül zevk ile gûyâ eyler

Cân-i mehcûruna râhat yetirir didârın
Çemen-i sebz bahârı ferah-efzâ eyler

Zîb-i medhinden alıp lehce-i nâ-hemvârı
Hârı mergûb-i cemâl-i gül-i ra’nâ eyler

Gerçi saklardı nihan nazmımı baht-i siyehim
Sana yetdikde ne kim var ise ifşâ eyler

Tutalım ser-ver-i a’yâna hicâb-i zulemât
Hızr’dan Âb-i Hayât-ı nice ihfâ eyler

Dâverâ böyle zamanlarda ki adlin eseri
Çâre-i def’-i gam-i her dil-i şeydâ eyler

Ehl-i irfâna kemâl-i keremin her sâ’at
Lûtflar zâhir edip meyl-i muhâbâ eyler

Ne revâdır bu ki peyveste sipâh-i gam ü derd
Gönlümün mülkünü bi-vâsıta yağma eyler

Ben nihan-hane-i uzlette iken fakr benim
Keşf-i esrârım edip âleme rüsvâ eyler

Her zaman halk bana kılmağa itlâk-ı cünûn
Beni endûh serâsime-i sevdâ eyler

Bu belâdan sana izhâr-i şikâyet kılayım
Her kime zulm geçiptir sana şekvâ eyler

Vâkıf-i sırr-i sühan kimsene yolu senden gayr
Sen eger eylemesen kim bana pervâ eyler

Var ümîdim nice kim mübdi’-i âsâr-i vücûd
Sarf-i takdîr kılıp hilkat-i eşyâ eyler

Ola bâkî eser-i ma’deletin kim dâ’im
Eser-i zulmden âfâkı müberrâ eyler
 
Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün
Reklam

1 cevap

0 oy
(30.7k puan) tarafından
 
En İyi Cevap
“Sabr her derde mürûr ile müdâvâ eyler
Sâhib-i sabr bulur her ne temennâ eyler.”


Sabır, her derdi sona erdirerek tedavi eder.
Sabır sahibi  her neyi temenni ederse/dilerse/isterse; sabır sayesinde maksadına/amacına/gayesine/hedefine erişir/ulaşır.
Reklam
Reklam
...