• Anasayfa
  • Seçki
  • Türk Edebiyatı
  • Türk Dili
  • Kimdir?
  • Nedir?
  • Soru-Cevap
  • Forum
  • İletişim
Türk Dili ve Edebiyatı

Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri

Beyitlerle Kurulanlar

  • Gazel
  • Kaside
  • Mesnevi
  • Müstezat
  • Kıt'a

Dörtlüklerle Kurulanlar

  • Rubai
  • Tuyuğ
  • Murabba
  • Şarkı

Bentlerle Kurulanlar

  • Musammat
  • Terkib-i Bent
  • Terci-i Bent

Divan Edebiyatı

  • Divan Edebiyatı
  • Divan, Divan Şiiri
  • Divan Şairleri Dizin
  • Divan Şairleri/Eserleri 1
  • Divan Şairleri/Eserleri 2
  • Divan Edeb. Mazmunları
  • Osmanlı Kadın Şairleri
  • Divan Edebiyatında Nesir
  • Söz Sanatları
  • Aruz Ölçüsü

Kıt'a Nazım Şekli ve Özellikleri

Kıt'a bir edebiyat terimi olarak genellikle iki veya iki beyitten uzun, matla ve mahlas beyti olmayan bir nazım biçiminin adıdır. Bir başka ifadeyle kıt'alar kasîde ve gazel gibi musarra (İki dizesi de kafiyeli olan beyit) bir beyitle başlamayan ve mahlas kullanılmamış manzumelerdir. Kıt'ada beyitlerin ilk mısra'ları serbest, ikinci mısraları birbiriyle kafiyelidir. Kafiye düzeni şöyledir: xa, xa, xa, xa . . .

Divan şiirinde daha çok iki beyitli kıt'alar yazılmışsa da bu nazım biçimiyle yazılmış manzumelerin beyit sayısının otuza kadar çıktığı görülür. İki beyitten uzun olan böyle kıt'alara kıt'a-i kebîre (=büyük kıt'a) denilir. Uzun kıt'aları kasîdeden ayıran en önemli özellik, bu manzumelerde matla ve mahlas beyitlerinin bulunmamasıdır.

Kıt'alarda her türlü konunun işlendiği görülmektedir. Çeşitli olaylara ebcedle tarih düşürmede en fazla bu nazım biçimi kullanılmıştır. Beyitleri arasında konu birliğinin ve anlam bütünlüğünün bulunması bu nazım şeklinin başka bir özelliğidir.

Kıt'a, az ya da çok her şairin divanında yer alan bir nazım şeklidir. Övgüler ve tarihlerde kullanılan kıt'alarla, kıt'a-i kebireler divanlarda genellikle kasidelerden sonra, öteki kısa kıt'alar ise divan sonlarında "mukatta'ât" adı altında toplanmışlardır.

En çok kıt'ası olan şairler arasında 69 kıt'a ile Necâti Bey (ölm. 1508-09), 42 kıt'a ile Fuzûlî (ölm. 1556), 64 kıt'a ile Nev'î Yahyâ (ölm. 1599), 27 kıt'a ile Bâkî (ölm. 1600), 33 kıt'a ile Rûhî-i Bağdâdî (ölm.1605) sayılabilir.

XVII. yüzyıl sonlarında Nâbî (ölm. 1712), bir kısmı tarih ve kıt'a-i kebire olmak üzere 150'den çok, Sabit (ölm. 1712), 70 ve Beylikçi Abdülbaki Ârif (ölm. 1713)(68), 68 kıt'a yazmışlardır.

XVIII. yüzyılda Nedîm (ölm. 1730)'in 26 kıt'ası ile pek çok tarih kıt'ası, Mehmet Emin Belîğ (ölm. 1758)'in 58, dördü kıt'a-i kebîre olmak üzere Galib Dede (ölm. 1799)'in 49 ve Enderunlu Fâzıl (ölm. 1810)'ın 31 kıt'ası vardır.

Kıta Özellikleri (Özet)

  • Genelde 2-12 beyitten oluşur. Beyit sayısı ikiden fazla olan kıt'alara kıt'a-ı kebir (büyük kıt'a) denir.
  • Matla beyti olmayan bir nazım şeklidir.
  • Kafiye düzeni xa, xa, xa, xa . . .
  • Mahlasız şiirlerdir.
  • Mısralar arasında anlam bütünlüğü bulunur.
  • Kıt'alarda her türlü konu işlenmiştir.

Kıta Örnekleri

Örnek 1.
Aşağıdaki iki beyitli felsefî şiir Fuzulî'nin ünlü bir kıt'asıdır. Kıt'anın vezni fe'ilâtün (fâ'ilâtün), mefâ'ilün, fe'ilün (fa'lün); kafiye düzeni de "xa xa"dır.

İlm kesbiyle pâye-i rif'at
Ârzû-yı muhâl imiş ancak

Aşk imiş her ne var âlemde
ilm bir kîl ü kâl imiş ancak (Fuzulî)

Kıt'anın düz yazıyla dil içi çevirisi: İlim yoluyla yücelmek, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir arzuymuş; bu dünyada her ne var ise aşk; ilim de yalnızca boş bir lafmış.

Örnek 2.
Aşağıdaki felsefî şiir Fuzulî'ye ait dört beyitlik bir kıt'adır. Kıt'anın vezni fe'ilâtün (fâ'ilâtün), fe'ilâtün , fe'ilâtün, fe'ilün (fa'lün), kafiyesi düzeni de "xa xa xa xa"dır. Kıt'a, matla ve mahlassız bir gazel gibidir.

1. Her kimün var ise zâtında şerâret küfri
    Istılâhât-ı ulûm ile müselmân olmaz

2. Ger kara taşı kızıl kan ile rengîn itsen
    Tab'a tağyîr virüp la'l-i Bedahşân olmaz

3. Eylesen tûtîye ta'lîm-i edâ-yı kelimât
    Nutkı insân olur ammâ özi insân olmaz

4. Her uzun boylu şecâ'at idebilmez da'vî
    Her ağaç kim boy atar serv-i hırâmân olmaz (Fuzulî)

Kıt'anın düz yazıyla dil içi çevirisi:

  1. Karakterinde kötülük küfrü bulunan kişi birtakım dinî terimleri kullanmakla Müslüman olmaz.
  2. Kara taşı kızıl kanla boyasan; bu, doğasını değiştirip onu Bedahşan yakutu yapmaz.
  3. Papağana konuşmayı öğretsen, sözü insan sözü olur ama, özü insan olmaz.
  4. Her uzun ağacın salınan servi olmadığı gibi, her uzun boylu da cesaret davasına kalkışamaz.

Örnek 3.
Aşağıdaki nazım XVIII. yüzyıl Divan şairlerinden Şeyh Gâlib'e aittir. Konusu aşk olan bu nazmın vezni fe'ilâtün (fâ'ilâtün), fe'ilâtün, fe'ilâtün, fe'ilün (fa'lün), kafiye düzeni de "aa xa"dır.

Ey felek maksadun ülfet mi adâvet mi nedür
Yoksa ol mâh ile uşşâka felâket mi nedür
irmeden vuslata hicrâna irişdük ammâ
Anlasam bari bidâyet mi nihâyet mi nedür (Şeyh Gâlib)

Nazımın düz yazıyla dil içi çevirisi: Ey felek, senin maksadın dostluk mudur, düşmanlık mıdır? Yoksa o ay parçası gibi güzel ile âşıklara felâket getirmek midir? Sevgiliye kavuşamadan, ondan ayrıldı k; bari, şu kadarını anlasam, bu işin başlangıcı mı; yoksa sonu mudur?

Örnek 4.

Dün elin yumuş dilerdi kim rakîb
Yaş eliyle duta zülfün dilberin
Âh edip eydür uzaktan Hâtifî
Dutma bir zaman kurusun ellerin (Hâtifî)

Örnek Kıt'a 5. -> Fuzûlî

(Kıt'a-i kebîre)

1. Ey vücûd-ı kâmilün âyinedâr-ı feyz-i Hak
    Âsitânun kıble-i hâcât-ı erbâb-ı yakîn

2. Ey kemâl-i re'fetün sermâye-i emn ü emân
    V'ey cemâl-i şevkettin pîrâye-i dünye vü dîn

3. Hüsn-i re'yün âfıtâb-ı âlem-i sıdk u safâ
     Hâk-i pâyün menşe'-i cem'iyyet-i rûy-ı zemîn

4. Gelmemiş bir sen kimi pâkîze-tıynet âleme
     Tâ binâ-yı âlem etmiş nakş-bend-i mâ u tîn

5. Mesned-i Nûşirevândur buk'a-i Dârü's-selâm
     Sensen istihkak ile Nûşirevâna câ-nişîn

6. Cismdür ma'nîde burc-ı evliya sen rûh-ı pâk
     Bî-nigîndür hıtta-i Bağdad sen nakş-ı nigîn

7. Serverâ yüz şükr kim feyz-i kemâl-i re'fetün
     Evliya burcını kılmış reşk-i fırdevs-i berîn

8. Hâs u âm olmış nevâl-i ni'metünden behre-mend
     Aferin ey şehriyâr-ı mülk-perver âferîn

9. Men ki bir kemter du'â-gûyem nazar saldım mana
     Koymadım hâk-i mezelletde kalam zâr u hazîn

10. Zayi' iken kadrümi bildürdün ehl-i âleme
       Tîre iken eyledün hâk-i vücûdum anberîn

11. Ebr-i lutfun kıldı hâr-ı huşkumı gülbergi ter
       Feyz-i cûdun kıldı eşk-i hârumı dürr-i semîn

12. Ni'metün şükri mana farz kıldı ızhâr-ı sena
       Şefkatün tavkı meni kıldı gulâm-ı kemterîn

13. Gam degül ehl-i garaz eylerse menden men'-i hayr
       Gam degül ehl-i hased men miskîne bağlarsa kîn

14. Rüzgâr ile menüm maksûdumı hâsıl kılup
       Ol ki men' eyler olur bedhâh-ı Rabbü'l-âlemîn

15. Hîç şek yok kim yeter maksûda kalmaz nâ-ümîd
       Hırmen-i eltâfun etrafında olan hûşe-çîn

16. Var ümîdüm mihr ü mâh etdükçe devrân olasan
       Kâmyâb u kâmrân u kâmbahş u kâmbîn.           ( Fuzûlî )

Ayrıca bakınız-> Nazm Şiir Şekli ve Özellikleri

Siteiçi Seçki

2007© www.turkedebiyati.org | Türk Dili ve Edebiyatı Dersleri Kaynak Sitesi | Her hakkı saklıdır.