Atasözlerimizde “Kadın-Kız” Konusu

Atasözlerimizde “Kadın-Kız” Konusu

Atasözleri, halkın yaşantılarından/deneyimlerin doğmuş, az sözle çok şey anlatan, kalıplaşmış, genellikle mecaz anlam içeren anonim sözlerdir.

Atasözleri, sözlü kültürün en önemli ürünleri arasında yer alır.

Atasözlerimizde “kadın/kız” konusu nasıl ele alınmıştır?

Aşağıda “Kadın/Kız” lafzının/sözünün, sözcüğünün yer aldığı/geçtiği Türk atasözleri ve anlamları, açıklamaları verilmiştir.

  • Kız beşikte (kundakta) çeyiz sandıkta. (Kız kucakta, çeyiz bucakta).

Kız daha beşikte iken çeyiz hazırlıklarına başlamak gerektir.

  •  Kız evi naz evi.

Kız evi nazlı olur. İsteklinin rica, minnet etmesini ister, kızını ağır satar.

  • Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır (kaçar), ya zurnacıya.

Evlenme çağındaki kız eğlenceye düşkün olur. Büyükleri onu uyarmazlarsa, hoşlandığı, uygun olmayan birisiyle evlenir.

  • Kızı kızken görme, gelinken gör; gelinken görme beşik ardında gör.

Kızların en güzel çağı evlenmeden önceki durumlarıdır. Evlendikten sonra eski tazelikleri kalmaz. Hele çocuk yaptıktan sonra daha da bozulurlar.

  • Kızını dövmeyen dizini döver.

Kızını iyi yetiştirmeyen anne, kızı el kapısında beceriksizliği yüzünden sıkıntı çektiği zaman dövünür durur.

  • Kızın var, sızın var.

Kız çocuğunun sorunları ve sorumlulukları çok ve çeşitlidir. Ana baba, sürekli olarak bunun tedirginliği içinde bulunurlar.

  • Kız kucakta, çeyiz bucakta.

Bkz. Kız beşikte, çeyiz sandıkta.

  • Alacak kız ay görünür, evleri saray.

1) Bir genç, bir kıza gönül verince kusurlarını, çirkinliklerini görmez, onu dünya güzeli, kulübelerini de saray gibi görür.
2) Bir şeyi elde etmeye karar veren kisi, onun sakıncalarını hoş görür.

  • Allah verince kimin oğlu, kimin kızı demez.

Üne, zenginliğe, tanınmış ya da zengin bir ailenin çocuğu olmakla erişilmez. Tanrı dilerse hiç tanınmayan, yoksul bir aile çocuğunu da üne, zenginliğe kavuşturur.

  • Alma soysuzun kızını, sürer anası izini.

Terbiyesi kıt ailenin kızı da eğitimi kıt, görgüsüz olarak yetişir.

  • Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer?

Bir ailenin, bir kurulusun yöneticileri ve yönetilenleri, yapılacak islere boş verirlerse o işler kendiliğinden ortaya çıkar mı?

  • Ana ile kız, helva ile koz.

Koz helvasının içindeki cevizle helvayı ayırmak nasıl olanaksızsa, ana ile kızı da birbirinden ayırmak öylece olanaksızdır.

  • Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar.

Ana baba, kızlarına ancak saltanatlı bir yaşayış sağlayabilirler. Onun mutluluğunu sağlayacak olan kocasıdır. Krs. Ana kızına taht kurmuş…

  • Ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış (kurmamış).

Ana baba, kızlarını sultanlar gibi yaşatabilirler. Ama onun evlendikten sonra mutlu olmasını sağlamak, ellerinde değildir. Krs. Ana kızına taht kurar… Atalar çıkarayım der tahta…

  • Ananın bahtı kızına.

Bir anne, mutlu ya da mutsuz, nasıl bir evlilik yaşayışı geçirirse, kızı da öyle bir evlilik yaşayışı geçirir.

  • Ananın çıktığı dala kızı salıncak kurar.

Büyüklerinin tutumu çocuklara örnek olur. Çocuklar o yolu benimser; bununla yetinmeyerek daha ileri giderler. Krs. Ağaca çıkan keçinin dala bakan…

  • Anasına bak kızını al, kenarına (kıyısına, tarağına) bak bezini al.

Kız annesinin birçok huylarını doğuştan almış bulunur. Sonra da annesinin eğitimi ile yetişir. Bunun için bir kızın niteliklerini öğrenmek isteyenler, annesine benzeyeceğini düşünürlerse yanılmamış olurlar. Nitekim bir kumasın kenarına bakanlar, her yerini görmüş gibi olurlar.

  • Anayı kızdan ayıran para.

Kişisel çıkar, ana-kız arasındaki bağın kopmasına bile yol açabilir. Sarsılmaz sanılan yakın dostluklarda da…

  • Arpayı (buğdayı) taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden.

Bkz. Tarlayı taşlı yerden…

  • At beslenirken, kız istenirken.

At, besili, bakımlı olduğu zaman hem gösterişlidir, hem de en çok ise yarayacak durumdadır. Satılacaksa o zaman satılmalıdır. Kız da körpeliği, güzelliği geçmeden, isteyenleri varken evlendirilmelidir.

  • Balcı kızı daha tatlı.

Güzel mal satan kimselerden alınan şeyler daha çok hoşa gider.

  • Bez alırsan Musul’dan, kız alırsan asilden.

Ne alacaksanız cinsini, aslını biliniz, güvenerek alınız: Musul bezinin sağlam, güzel olduğuna, soylu kızın terbiyesine, namusuna güvendiğiniz gibi.

  • Bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz.

1) Bir basa bir göz ne kadar gerekli ise bir anneye bir kız da o kadar gereklidir. Kız çocuk, erkek çocuğun yapamayacağı birçok isleri yaparak annesine yardımcı ve en iyi arkadaş olur.
2) Anneler, kız çocukları olsun isterler. Olsun ama, bir tanesi yeter. Kız çocuğu yetiştirme, sonra evlendirme isleri anneleri çok yorar. Dahası zaman zaman çok üzer. Onun için birden fazlası fazladır. Krs. Bir evde iki kız…

  • Bir evde iki kız, biri çuvaldız biri biz (Meşin gibi şeyler dikilirken iğneye yol açmak için kullanılan, bir sapa çakılmış ince çivi gibi, kalın iğne.)

Bir evde iki kız olursa her biri bir taraftan aileyi sıkıştırır: Giyim kuşam ister, çeyiz çemen ister. Onlar istemese bile aile kendini böyle bir sorumluluk altında bilir. Bunun sıkıntısını çeker. Krs. Bir anaya bir kız…

  • Bir ev (gemi) donanır, bir kız (çıplak) donanmaz.

Bir kızı donatmak, bir ev düzmekten daha güç, daha masraflıdır. Evin eksikleri bellidir. Alırsınız, biter. Kızın ne giyim giderleri biter, ne de çeyiz için alınacak eşyası. Evlenecek kızın gözü eşyaya doymaz.

  • Bir kızı bin kişi ister (de) bir kişi alır.

Güzel bir şeyi herkes elde etmek ister. Ama o, ancak bir kişiye kısmet olur.

  • Çerçi kızı boncuğa aşıktır.

1) Bir kimse ne ile uğraşıyorsa, çocuğu o eşyayı çok sever.
2) Ticaret adamları, sattıkları eşyadan evdekileri yoksun bırakırlar. Çoluk çocuk bu eşyanın özlemini çeker.

  • Çobana verme kızı ya koyun güttürür ya kuzu. (Lafın azı, uzu çobana verme kızı, ya koyun güttürür ya kuzu).

1) Kızını isteyen kişinin isi, gücü, tutumu ne ise kızını bunlarla ilgilendireceğini düşün. Kararını ona göre ver.
2) Önemli bir isi, inceliğini anlamayan bir kimseye yaptırma. Çünkü bu inceliğe yakışmayacak bir tutumla yapmaya kalkar.

  • Dazlayan (kusur bulup beğenmemek.) daza düşer, kel başlı kıza düşer.

Alacağı şeyi seçmekte titizlik gösteren kimse, çok kez istemediği, beğenmediği bir şeye düşer.

  • Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş.

Densiz, budala ev sahibi, konuklarından çok kendini ağırlanacak konuk yerine koyar.

  • Delikli tas (boncuk) yerde kalmaz (deli kız evde kalmaz).

Bilgili, becerikli kisi boşta bırakılmaz. Her halde bir is basına getirilir. Krs. Yapı tası…

  • Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma.

Evlenmemiş kisi bir kız gördü mü hemen gönlünü kaptırıverir; soruşturma yapmadan evlenmek ister. Bu tutum yanlıştır. Gece karanlığında, kusuru var mı, yok mu, görmeden kumaş almaya benzer. İnsan hiçbir şeyi incelemeden, gözü kapalı almamalıdır.

  • Gelin olmayan kızın vebali amcası oğlunun boynuna.

Geleneğe göre, amca oğlu, amcası kızını bu duruma düşürmemeli, nikahlamalıdır.

  • Güzeli kızken görme, beşik ardında gör.

Kızken güzel olanın, doğum yaptıktan sonra güzelliği kalır mı, belli olmaz.

  • Even (acele etmek) kız ere varmaz, varsa da baht bulmaz.

Evmekle koca bulunmaz. Even kız eşini iyi seçemeyeceği, rast gele bir kocaya varacağı için mutlu olmaz.

  • Kel kız teyzesinin saçıyla övünür.

Değersiz kişi, yakınlarının değerlerinden kendisine bir pay çıkarmaya çalışır. Krs. Katıra baban kim demişler…

  • Kendinden küçükten kız al, kendinden büyüğe kız ver.

1) Gelinler kocalarına karsı saygı duymalıdırlar. Bunu sağlamanın yolu, erkek ailesinin kız ailesinden yüksek olmasıdır.
2) Bu yolu tutarsan aldığın kız seninle övünür sen de iyi bir yere kız verdim diye mutluluk duyarsın.

  • Komşu kızı almak, kalaylı kaptan (tastan) su içmek gibidir.

Komsu kızını almaya karar veren, ailenin ve kızın durumunu, gidisini iyi bildiğinden içi rahat olarak bu ilişkiyi kurar.

  • Koz gölgesi: kız gölgesi, söğüt gölgesi: yiğit gölgesi, dut gölgesi: it gölgesi.

Ceviz ağacının gölgesi koyu, güzeldir. İnsana kızların yanında bulunma keyfi verir. Ancak orada karınca çok olur; gölgede oturan insanın keyfini kaçırır. Kızların yanında oturan kişi de hem mutluluk duyar, hem de çevredeki asalaklardan rahatsız olur. Söğüt, boylu boslu bir ağaçtır. Koruyucu yiğide benzer. Gölgesi altında safa ve rahatlıkla vakit geçirilir. Dut gölgesi, alaca bir gölgedir, zevksizdir; rahatsızdır. Çünkü ağacın meyvesi, altına dökülür. Hem insanın üstünü kirletir, hem de sineklerin üşüşmesine yol açar. Bundan başka, itler de dut yemeye gelir, orasını
kirletirler. Gölgede de yatarlar.

  • Oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası.

Eve gelin geldikten sonra oğlanın anası kapı dışarı edilecek gibi görülür. Kızın anası ise bas köseye oturtulur.

  • Oğlan atadan (babadan) öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi.

Erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri (örneğin konuk ağırlamayı) babasından, kız çocuk da kadınların yapması gereken şeyleri (örneğin dikişi, biçkiyi, ev islerini) anasından öğrenir. Baba, ana bunları bilmiyorsa çocuktan böyle şeyler beklenmez.

  • Oğlan dayıya, kız halaya çeker.

Oğlan çocuğun yüzü de, huyu da dayısına, kız çocuğununki ise halasına benzer.

  • Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün.

Doğacak çocuğun oğlan olması istenir. Kız olması istenmez. Onun için oğlan doğuran ana sevinir; kız doğuran ana üzülür.

  • Oğlan doğurdum, oydu beni; kız doğurdum, soydu beni.

Erkek çocuklar, yaramazlıklarıyla, haylazlıklarıyla, ana-babayı üzerler. Kız çocuklar ise giyime, süse düşkün olduklarından ana-babalarından sürekli para çekerler.

  • Oğlan doğur, kız doğur; hamurunu sen yoğur.

Ana-baba özverilere katlanarak çocuk yetiştirirler. Ancak onların kendilerine pek yardımı olmaz.

  • Oğlanınki oğul balı, kızınki bahçe gülü.

Torun, oğlandan olursa oğul balı, kızdan olursa bahçe gülü diye sevilir.

  • Oğlan olsun deli olsun, ekmek olsun kuru olsun.

Birçok kimse, evlat olarak, deli de olsa oğlan, geçim için de katıksız da olsa ekmek ister.

  • Oğlan yetir, kız yetir; yine seleği (odun yükü) sen götür.

Bkz. Oğlan doğur, kız doğur…

  • On beşindeki kız, ya erde gerek ya yerde.

Kız on beş yasına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlendirilmezse anneyi, babayı güç durumda bırakacak çok üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın ölmesi daha iyidir.

  • Oynamasını bilmeyen kız; yerim dar demiş; yerini genişletmişler (bollatmışlar); gerim (yenim) dar demiş.

Kendisinden beklenen isi beceremeyen kişi, çeşitli engellerin isi güçleştirdiğini söyleyerek yeteneksizliğini belli etmemeye çalışır.

  • Tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün (ineğin) başlısı.

Tarlanın taşlısı, kızın uzun saçlısı, öküzün büyük başlısı daha çok beğenilir. Krs. Tarlayı taşlı yerden…

  • Tarlayı düz al, kadını kız al.

Tarla alacak kimse, düz yerden almalı, bayırdan, engebeli yerden almamalıdır. Evlenecek erkek de dul kadını değil, kızı yeğlemelidir.

  • Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden.

Taşlı tarlanın tahılı daha güzel olur. Erkek kardeşi bulunan kız da hem sarkıntılıklara karşı korunmuş, hem de kardeşine hizmet ederek ileride kocasına nasıl hizmet edileceğine alışmış bulunur. Krs. Tarlanın taşlısı…

  • Üşenenin (utananın, erinenin) oğlu, kızı olmamış.

Bir şey elde etmek isteyen, tembel tembel oturmamalı, onun yolunu tutmalıdır. Nitekim evlenmeye üşenen, ya da utanan kişi, çoluk çocuk sahibi olamaz.

  • Üveye etme, özünde bulursun; geline etme, kızında bulursun.

Kendi çocuğu bir gün öksüz kalırsa, başkalarının ona kötü davranmasını istemeyen, bugün üvey çocuğuna kötü davranmamalıdır. Kızına, ileride gelin olarak gittiği yerde kötü davranılmasını istemeyen, simdi gelinine kötü davranmamalıdır.

Kadın

  • Avrat (kadın) malı, kapı mandalı. (Karı malı hamam tokmağıdır).

Bir erkek karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir. Yoksa durum, eve-girerken, çıkarken, kapı mandalı gibi, basa kakılır.

  • Avrat var, arpa unundan as yapar; avrat var, buğday unundan kes yapar.

İş bilen kadın, elverişsiz gereçle güzel şeyler meydana getirir. İş bilmeyen kadın ise en iyi gereci kullansa bile bir şey yapamaz.

  • Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar.

Ailede kadının rolü çok önemlidir. Öyle kadınlar vardır ki bir aileye düzen verir, mutluluk getirirler. Öyle kadınlar vardır ki ailenin düzenini, mutluluğunu bozarlar.

  • Azan kurda kızan köpek.

1) Belalı ki sinin hakkından şerli ki si gelir.
2) Azgınca çiftleşme isteğinde bulunan erkeğe, kızgınca çiftleşme isteği gösteren kadın yaraşır.

  • Baba (evlat, oğul) ekmeği zindan ekmeği, koca (er) ekmeği meydan ekmeği.

Bir kadın için babasının, ya da çocuğunun evinde barınıp onların eline bakmak çok sıkıcı bir durumdur. Onun gönül ferahlığı ile yaşayacağı yer, kocasının evi, serbestçe harcayacağı para kocasının parasıdır. Krs. Er ekmeği meydan ekmeği.

  • Bağın taşlısı, karının saçlısı.

Taslı yerdeki bağ, daha değerli, uzun saçlı kadın daha gösterişli ve sevimlidir.

  • Beş tavuğa bir horoz yeter.

Beş kadını yönetmek ve korumak için bir erkek yeter.

  • Bir evde du-zen (iki kadın) varsa düzen olmaz o evde.

Bir evde (ya da bir yerde) iki rakip kadın varsa orada dirlik olmaz.

  • Çok gezen tavuk ayağında pis getirir.

1) Her yere girip çıkan kadının adı lekelenir.
2) Gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler de bulunan kisi, kötü huylar ve zararlı bilgiler edinerek yerine döner.

  • Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez. (Dişi yalanmazsa,
    erkek dolanmaz).

Kadın istek göstermese, yüz vermese, erkek onun pesine düşmez.

  • Doğuran avrat Azrail’i yenmiş.

Yeni doğan çocuklarda ölüm çok olur. Kadın bir, iki üç çocuk doğurur. Bakarsınız ki bunları Azrail alıp götürüyor. Ama kadın yılmaz, doğurmaya devam ederse, Azrail’in alamayacaklarını da dünyaya getirir. Böylece onu yenmiş olur.

  • Er ekmeği, meydan ekmeği.

Kadın, kocasının kazancını, herkese açık olan sofrada yemek yer gibi yer. Başka yakınlarının sofrasına bu kadar teklifsiz oturamaz ve onların kazancını bu kadar teklifsiz harcayamaz.

  • Ergene karı (avrat) boşaması kolay(-dır).

Ağır bir durumla karsı karsıya olmayan kimse için ben olsam söyle yaparım, böyle yaparım demek kolaydır. Dediklerinin yapılabilip yapılamayacağını o durum içinde bulunanlardan sormalı.

  • Erim er (yiğidim yiğit) olsun da yerim (durağım) çalı (kaya) gibi olsun.

Kadının kocası, aile sorumluluğunu bilen kisi olsun da isterse barınacak yeri bile olmayan bir yoksul olsun.

  • Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.

Kendini bir erkeğe beğendirmek, sevdirmek isteyen kadın, ona güzel yemekler hazırlamalıdır. Krs. Kalbin yolu mideden geçer.

  • Erkeğin şeytanı kadın (karı). (Kadın erkeğin şeytanıdır).

Erkekleri kadınlar yoldan çıkarırlar.

  • Erkek arslan arslan da Dişi arslan arslan değil mi?

Güçlülük ve yüreklilik yalnız erkeklere vergi değildir. Kadın da güçlü ve yürekli olabilir.

  • Erkek sel, kadın (avrat) göl.

Ev ekonomisinde kadının görevi çok önemlidir. Erkek, parayı su gibi harcama eğiliminde de olsa kadın israfa meydan vermemeli, tutumlu olmalı, para biriktirmelidir.

  • Eti ciğer eden de avrat, ciğeri et eden de.

Beceriksiz kadın, pahalı malzemeyi heder eder; becerikli kadın ucuz nesnelerle güzel şeyler yapar. Krs. Kadın var, arpa ununu…

  • Evi ev eden avrat (yurdu sen eden devlet).

Bir evin temizliğini, güzelliğini, rahatlığını, ekonomik düzenini sağlayan ve orada mutlu bir yaşayış havası yaratan kadındır. Nasıl ki yurdun sen ve bayındır olmasını sağlayan devlettir.

  • Gece yağar gündüz açar, yıl düzgünlüğü; erkek söyler kadın susar, ev düzgünlüğü.

Gece yağmur yağar, gündüz güneş açarsa o yıl uğurlu, bereketli olur. Erkek istediğini söyler de kadın susarsa o evde dirlik düzenlik olur. Bkz. Gündüz yağar, gece açar…

  • Gökyüzünde düğün var deseler, kadınlar merdiven kurmaya kalkar.

Kadınlar, düğüne, eğlenceye can atarlar. Bu uğurda katlanmayacakları sıkıntı yoktur.

  • Gönül verme evliye; eve gider unutur.

Bir kadın veya erkek, evli birine gönül kaptırmasın. Onun göstereceği ilgiye inanmasın. Evli olan, başka birine gönülden bağlanamaz.

  • Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz.

Bkz. Halayıktan kadın olmaz…

  • Gündüz yağar gece açar, yıl bozgunluğu; kadın söyler erkek susar, ev bozgunluğu.

Gündüz yağmur yağar, gece hava açık olursa o yıl bereketsiz olur. Kadın dırdır eder de erkek susarsa o evde dirlik düzenlik yok demektir. Bkz. Gece yağar gündüz açar…

  • Halayıktan kadın olmaz, gül ağacından odun. (Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz).

Her şeyin, kendisinden beklenen görevi yapabilecek nitelikler taşıması gerekir. Gül ağacı iyi odun görevini yapamadığı gibi orta hizmetçisi de kültürlü bir kocanın eşi olamaz.

  • Hırsızlık bir ekmekten, kahpelik bir öpmekten.

Hırsızlığın büyüğü küçüğü olmaz; bir ekmek çalan da hırsızdır. Nitekim kadının namusunu satmış sayılması için bir öpücük vermiş olması yeter.

  • İlk avrat çarık, sonraki sarık.

Birinci karısına hor bakan kişi, esinin ölmesi ya da ayrılması dolayısıyla yeniden evlendiği kadını baş tacı eder.

  • Kadın erkeğin şeytanıdır.

Bkz. Erkeğin şeytanı kadın.

  • Kadının fendi erkeği yendi.

Kadınlar kurnazlıkta erkeklerden üstündürler. Çeşit çeşit oyunlarla her zaman erkekleri yenerler.

  • Kadının (cahilin) sofusu, şeytanın maskarası.

Sofu kadınla şeytan alay eder. Çünkü böyle kadınlar, evleriyle ilgilenmezler, islerini güçlerini bırakırlar. Bu biçimsel ibadet yüzünden gerçek ibadetlerini yapamazlar; yani evlerine, ailelerine bakamazlar.

  • Kadının şamdanı altın olsa mumu dikecek erkektir.

Kadın ne denli bol, değerli çeyizle gelirse gelsin evin bütün eksiklerini erkek sağlar; giderlerini erkek karsılar; evi o geçindirir.

  • Kadın kocasını isterse vezir, isterse rezil eder. (Kocasını vezir eden ile rezil eden de karısıdır.)

Akıllı ve tutumlu kadın kocasının saygınlığını da mal varlığını da artırır. Oynak ve tutumsuz kadın da kocasını toplum içinde küçük düşürür; yoksulluğa sürükler. Krs. Erkek sel kadın göl.

  • Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır.

Kadın, kocasının çıkarıp attığı çarık gibi terk edilebilir bir durumdadır. Ama annesi onu her zaman baştacı eder. Krs. Önceki çarığı…

  • Kadın var arpa ununu as eder; kadın var buğday ununu kes eder.

Bkz. Eti ciğer eden de avrat, ciğeri et eden de.

  • Kadın malı, kapı mandalı.

Bkz. Avrat malı, kapı mandalı.

  • Karı-koca bir sözle yakın, bir sözle uzaktır.

Bir kadınla bir erkek, birbirlerine bağlandıklarını bildiren bir sözle karı-koca olurlar. Böyle bir bağın kalmadığını bildiren bir sözle de yabancı olurlar.

  • Karı (kadın) malı kapı mandalı (hamam tokmağıdır).

Bkz. Avrat malı kapı mandalı.

  • Kocanın kabı ikiyse birini kır.

Kıskanç kadın, kocasının aşırı zengin olmasını istemez; çapkınlığa baslar diye.

  • Kocasını vezir eden de rezil eden de karısıdır.

Bkz. Kadın kocasını isterse…

  • Kör (kesmez) bıçak ele (yavuz), is bilmeyen avrat dile (yavuz).

Kör bıçak ise yaramaz ama insanın elini keser. İs bilmeyen kadın da çok konuşmaktan başka bir şey yapmaz.

  • Oğlan atadan (babadan) öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi.

Erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri (örneğin konuk ağırlamayı) babasından, kız çocuk da kadınların yapması gereken şeyleri (örneğin dikişi, biçkiyi, ev işlerini) anasından öğrenir. Baba, ana bunları bilmiyorsa çocuktan böyle şeyler beklenmez.

  • Önceki çarığı, sonraki sarığı.

İki karılı erkek birincisini hor görür, ikincisini el üstünde tutar. Krs. Kadın kocasının çarığı…

  • Pekmezi küpten, kadını kökten al.

Yiyeceğin şeyin temiz bir kapta bulunanını alman gerektiği gibi esin olacak kadının da temiz ve soylu bir aileden olmasına dikkat etmelisin.

  • Sarmısak da acı amma evde lazım bir Dişi.

1) Sorumlulukları olmakla birlikte her eve bir kadın gerektir.
2) Bir evde ara sıra kullanılacak şeyden -insanı rahatsız da etse- bir parça bulunmalıdır.

  • Sevip dostuna, boşanıp kocana varma.

Bir kadın, töre dışı sevdiği kimseye varmamalıdır; çünkü bu adam; kendisi gibi başkasını da sever diye kadına karşı içinde sürekli bir kuşku duyar. Bu da evlenenler için geçimsizlik kaynağı olur. Kadın, boşandığı kimse ile yeniden evlenmemelidir; çünkü boşanmanın nedeni olan eski anlaşmazlıklar yeniden baş gösterir.

  • Sonradan imam olanın camiye sığmaz sesi; sonradan kadın olanın hamama sığmaz tası.

Sonradan görmüş olanlar, alışılmışın dışında gösteriş meraklısı olurlar. Kendilerini olduklarından daha üstün göstermeye çalışırlar. Krs. Köleden ağa olan minareyi…

  • Tarlayı düz al, kadını kız al.

Tarla alacak kimse, düz yerden almalı, bayırdan, engebeli yerden almamalıdır. Evlenecek erkek de dul kadını değil, kızı yeğlemelidir.

  • Yuvayı yapan Dişi kustur. (Yuvayı Dişi kus yapar).

Bir evin yönetim, geçim düzenini ve ailenin mutluluk içinde yaşamasını kadın sağlar.

Not: Kadını hor/ hakir gören çok ağır sözler belirtilmemiştir.  

Bazı örnekler:

  • At ile avrada inan olmaz.
  • Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz.
  • Avradın saçı uzun olur, aklı kısa.
  • Avradın yediği giydiği olsa vay ol kişinin haline.
  • Avrattan vefa, zehirden şifa.
  • Kadın kısmının saçı uzun olur, aklı kısa.
  • Kadının saçı uzun, aklı kısa.
  • Kadın yüzünden gülen ömründe bir kere güler.
  • Kadını sırdaş eden tellal aramaz.
  • Kadının yüklediği yük şuraya varmaz.

Kaynak: Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu